Çocuklarımız bizim kıymetlimizdir.
Onlar bizim geleceğimizdir.
Çocuklarımızı kazadan ve beladan korumalıyız.
Koruyabiliyor muyuz?
Maalesef hayır.
Suruç’ta ailelerinin ve bu ülkenin umudu olan 31 genç insan lanet bir terör saldırısıyla yaşamlarını yitirdi.
Aynı saatlerde bir Astsubay Başçavuş bir gurup teröristin saldırısı sonucu şehit oldu.
Ve maalesef bütün bu olup biteni birkaç günde unutup gideceğiz.
Olan hayatlarının baharında toprağa düşenlere olacak.
Biz unutacağız ama ailelerin yüreklerindeki sızı yaşamları boyunca dinmeyecek.
O yara hep kanayacak.
Çocuklarımızı neden koruyamıyoruz?
Sanırım insan yaşamının değerli olduğunu kabul etmiyoruz.
Misal,
Kobani’ye gitmek amacıyla Suruç’a giden o çocuklar didik didik arandılar ve orada kaldıkları süre boyunca polis tarafından sürekli izlendiler.
Ama yine de o canlı bombanın çocukların arasında sızmasına engel olamadık.
Polisimizin iyi niyetinden şüphe ediyor olsak, teröristin oraya sızmasına göz yumulduğunu düşüneceğiz.
Öyle olduğunu iddia etmeyiz elbette ama yinede o çocukların bir güvenlik zaafının sonucunda hayatlarını yitirdiği gerçeğini değitriremeyiz.
Öyle anlaşılıyor ki o hainler Reyhanlı’ya nasıl sızdılarsa, Suruç’a da öyle sızdılar.
Güney komşularımızda ve özellikle Suriye’de kahrolası bir iç savaş yaşanıyor.
Oralarda yaşayan insanların can ve mal güvenlikleri tehlikededir.
Öldürülme korkusu berbat bir duygudur.
İnsanların hayata tutunmak için ülkemize kaçmalarını bir noktaya kadar anlayışla karşılayabilirim.
Ama orada savaşan gurupların ve de özellikle IŞİD militanlarının sınırımızı yolgeçen hanı gibi kullanmaları kabul edilebilir bir durum değildir.
Önceki yıl Samsunspor ‘un Gaziantep deplasmanındaki maçını izlemek için bir gurup arkadaşla Kilis’teki Öncüpınar sınır kapısında kurulan mülteci kampını gezmiştik.
O ziyaret sırasında kamplarda yaşamın ne kadar zor olduğunu anlamıştım.
Ve fakat
Sınır güvenliğinin de ne kadar zayıf olduğunu da yakından görmüştük.
Dünden beri İnternette bir video yayınlanıyor. O videoda Suruç’taki saldırıdan bir süre önce basın mensuplarına açıklamada bulunan Şanlıurfa Valisi’ne gazeteciler, IŞİD militanlarının sınırımızdan giriş çıkış yaptığı şeklinde şikayetleri sorduğunda. Vali Beyin bu soruya canını sıkıldığı anlaşılıyor.
Vali bey böyle bir durumu kabul etmediğini de söylüyor ama sorumluluk alanındaki ilinin sınırlarında IŞİD militanı olduğu tahmin edilen bir canlı bomba tarafından31 genç havaya uçuruluyor.
Şanlıurfa Valisi, o soruyu soran gazetecilere öfkeleneceğine, gerekli önlemlerin alınmasını sağlamış olsa o gençler bugün yaşıyor olacaklardı.
Her ne iş yaparsak yapalım.
Görevimizi bihakkın yapmalıyız.
Özellikle güvenlik görevlilerinin ilerini yaparken gösterecekleri zaafiyet can ve mal kaybına neden olduğu için onların daha da dikkatli olmaları gerekiyor.
Can güvenliği en önemli olgudur.
Bak Suriye ve Irak’ta olduğu gibi can mal emniyetleri tehlikede olan insanlar evlerini ve topraklarını geride bırakarak başka yerlere göç etmek zorunda kalıyor.
Bu ülke yurttaşlarını korunmalıdır.
Can ve mal emniyetimizi sağlayacak yegâne unsur devletimizidir.
Devletimize güvenemez hale gelirsek vay halimize