Köyün birinde çok cimri olan bir köylü yaşarmış. Bu köylü yemek zamanı reçeli sofraya kapağı kapalı olarak getirir, çocuklar da ekmeklerini reçelin kavanozuna süre süre yermiş. Daha sonra adam kavanozu alır ve dolaba kilitlermiş.
Köylü bir gün tarlada çalışırken, reçelin dolapta kilitli kaldığı aklına gelmiş ve çocukları katıksız kalmasın diye öğle yemeği sırasında eve geri dönmüş. Bir de ne görsün...
Çocuklar ekmeklerini dolaba sürüp öyle yiyorlar.
Dayanamayarak söylenmiş:
-Yahu bir gün de kuru ekmek yiyemez misiniz?
Gülüyorsunuz değil mi?
Durumumuz yakında bu fıkradakine benzerse hiç şaşırmayacağım.
Nedeni basit.
İktidarın yanlış ekonomik politikaları, Amerika’daki ekonomik tetikçilerin söylediklerinin harfiyen yapılması mıdır acaba?
Artık zamlar gizli olmaktan çıktı alenen yapılıyor ve benim iktidarı destekleyen insanım sesini bile çıkarmıyor.
Ekonomik durumun kötü olmasının nedeninin kötü olmasını Türkiye’nin iyi yönetilmediğine bağlayan bile olmuyor.
Artık zamlar kaşla göz arasında değil alenen yapılıyor. Kayıtsız şartsız destekçiler sesini bile çıkarmıyor.
Ancak vatandaş şapa oturduğunu bile anlamıyor galiba.
Kimse de bir yıl içinde ekmeğe kaç lira zam geldiğini sorgulamıyor, elektrik, su, doğalgazın fiyatının ne kadar arttığını ve yıl içinde kaç kez artırıldığını düşünmek bile istemiyor.
Petrol gelen zam konuşulmuyor, Türkiye’de hangi ölçüde kur ayarlaması olduğu artık söylenmiyor ya da söylenemiyor.
İktidar partisi açık ya da kapalı seçim öncesi milletvekillerine bile konuşma yasağı getiriyor.
Eğer böyle giderse, bırakın ekmeği reçel kavanozuna sürmesi ekmeği buzdolabına sürerek yiyeceğimiz günler de çok yakındır.
Şimdi soruyorum hemşerin yolculuk nire?
Sandığa, bu kötü gidişi düzeltmeye mi,15 yılı aşkın süredir Türkiye’de insanları ekmeğini dolaba sürerek yedirenlere ders vermeye mi?
HANGİ LİDER ÖNE ÇIKAR?
Delinin biri minarenin şerefesine çıkar. Ayağının birini aşağıya sarkıtarak bağırır.
Aşağı atacağım kendimi!
Olayı görüp toplanan halk;
Aman sakın ha diye caydırmaya çalışır.
Ama nafile, deli kararında ısrarlı, derken başka bir deli olayı görüp halkın arasından minarenin altına yaklaşır. Minareden atlamak isteyenin kim olduğunu anlamaya çalışır.
Bu arada toplananlarla minaredeki delinin pazarlığı devam etmektedir. Aşağıdaki deli minaredekine kızarak;
Atla bakalım yüreğin yetiyorsa, bırakın atlasında görelim der.
Aşağıdaki delinin müdahalesi ile halkı korkutamayacağını anlayan deli merdivenleri kullanarak minareden aşağıya iner ve aşağıdaki deliyi bularak seslenir;
Sana ne be adam sen ne karışıyorsun ben ne güzel milleti kandırıyordum...
Siyasi parti liderlerinin son günlerde televizyonlarda yaptıkları kayıkçı kavgasını görünce aklıma yukarıdaki fıkra geliverdi işte.
Biri bir kelime sarf ediyor, diğeri o kelime üzerinden konuşmaya başlıyor, bir diğeri başka bir kelime söylüyor.
Bu hengâme içinde hangi lider öne çıkıyor peki?
Sanırım kayıkçı kavgası yapanlar değil de halkın geleceği için bir fikri olup bunu söyleyenler bir adım öne çıkıyor.