Hüseyin Kalpar’ın en beğendiğim yönü, takımımıza aşıladığı direnme duygusudur.
Bu takım yenilgiyi kabul etmiyor arkadaş. Ve ben bu özelliğimize bayılıyorum.
Futbol, oyun içinde yapılan hataların sonuca doğrudan etki ettiği bir oyun biçimidir.
Yediğimiz üç golde de kaleci ve savunma hataları var.
Savunmamızın hatasız oynamasını isterim elbette, kim hatasız bir savunma anlayışını reddedebilir ki?
Kalecimiz Soner yediği üçüncü golde büyük bir hata yapmış, bu hatası farkın açılmasına doğrudan etki etmiştir. O hata olmasa belki bizim takım maçı çevirip Samsun’a üç puanla da dönebilirdi.
Soner’in canı sağ olsun.
O kalesinde devleştiği çok maçta bize sayısız puanlar kazandırmış bir kardeşimizdir. Onun da hata yapma lüksü var elbetti.
Nazar boncuğu gibi bir şey olmuş. Arkadaşları sahada canla başla mücadele ederek bir puanı kurtarmış ve takımı yarışta tutma başarısını göstermişlerdir.
Takımımızı kutlarım.
Bir övgüyü de Hüseyin Kalpar’a göndermek gerektiğini düşünüyorum.
3-1 gibi skor dezavantajıyla geriye düşen takımını yaptığı değişikliklerle oyunda tutup skora ortak etmek bir teknik adam başarısıdır.
Soner’i Furkan ile değişmek zorunda kalmasaydı öyle inanıyorum ki biz bu maçı lehimize çevirebilirdik.
Hüseyin Kalpar, takımda aksayan noktaları iyi tespit etmiş. Serkan Çalık’ı Canberk Aydın’la, Musa Aydın’ı da Eldin Adiloviç ile değiştiren Kalpar, oyunda topun daha çok rakip alanda kalmasını sağlayan hamleyi yapmıştır. Netice itibariyle son dakikalarda gelen beraberlik golümüzde bu hamlenin sonucudur.
Futbolda böyle kazalar oluyor maalesef.
Dün oyun içindeki o aksilikler olmasa pekala üç puanı kazanabilirdik.
Bir puan da iyidir.
Ama daha önemlisi skor dezavantajına rağmen bu takımın yenilgiyi kabul etmemesi her türlü övgüyü hak eden bir özelliktir.
Bana bu duyguyu yaşatan oyuncu kardeşlerimin her birini alınlarından öperim.