Samsun Büyükşehir Belediyesi'nde neler oluyor? Evet, neler oluyor? Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir rahatsızlandıktan sonra mı oldu olanlar, yoksa Başkan Demir görevinin başındayken mi yapıldı yapılanlar? Eğer bu olanlardan Başkan Demir’in bilgisi var idiyse neden soruşturma açmadı ve eğer suçlu varsa yargıya neden göndermedi? Yol yapalım derken vatandaşın yolunu mu yapıyor Belediye?
İddialar korkunç, Genel Sekreteri İlhan Bayram teftiş kurulunu neden harekete geçirmedi. Belediye Başkanı Mustafa Demir soruşturma açılması konusunda izin mi vermedi? Eğer böyleyse, Samsun Büyükşehir Belediyesi Meclisinde bulunan Muhalefet Partileri Grupları Savcılığa suç duyurusunda bulunup soruşturma açılmasını sağlayamaz mıydı? Bu konunun Grup Başkanlarına bırakılmayacak kadar derin olduğunu İl Başkanları da bilmeli ve işin üzerine gitmeli.
Daha önce 3,5 milyon liralık kamu zararı soruşturması açılan Büyükşehir Belediyesi'nin Yol Yapım İşleri'nde '2. Yolsuzluk iddiası' gündeme geldi. İşin ilginci ise adı usulsüzlüğe karışan firma ile SBB yine çalışmaya devam ediyor.
Samsun Büyükşehir belediyesinin özel sektörden kiraladığı kamyonlara fazladan ataşman yaptığı iddiasıyla 3,5 milyon TL'lik kamu zararı oluşmasının tespiti ve bir memurun açığa alınması, bazı kamu görevlilerine kınama cezası verilmesinin ardından yeni bir yolsuzluk iddiasının gündeme gelmesinin an meselesi olduğu öne sürüldü. Soruşturma yetmedi aynı firma ile yola devam ediliyor. Hani yasalar vardı, hani yargı vardı. Nerede kaldı bunlar AK Parti İktidarında sadece sözde mi kaldı?
AK Partili İsen özde kaldı değilsen yandı gülüm keten helva.
Ataşman, en özet karşılığı ile “ek” anlamında kullanılır. İnşaat işlerinde, teknik ofis literatüründe, hak edişe, metraja, teklife, rapora, maile, vb. dokümantasyon ve yazışmalara ek edilen her türlü hesap, çizim, dosya ve dokümantasyona “ataşman” diye adlandırılabilmektedir.
DAVULCUNUN EŞEĞİ VE..
Sabah Bayram Namazına giderdik büyüklerimizle, oradan hep birlikte mezarlığın yolunu tutardık. Ardından eve gelir anne ve babamızla büyüklerimizle bayramlaşır, ellerini öper harçlıklarımızı alırdık.
Sonra da davulcunun küçük konvoyunda bulurduk kendimizi…
Önde davulcu, arkasında davulcunun eşeğinin yularını tutan yardımcısı, onun arkasında davulcunun eşeği ve en arkada mahallenin çocukları, bizler. Bazen üç, bazen de beş kişi olan biz çocuklar.
Davulcunun yardımcısının diğer elinde de ucuna havlu benzeri hediyelerin takıldığı ucunda Türk Bayrağı olan bir uzun sopa…
Davulcu, boynunda asılı davula tokmaklarıyla ritmik bir şekilde vuruyor.
Azgından da şu maniler dökülüyor:
İşte geldim iki büklüm
Üstümdedir davul yüküm
Davulumun ipi kaytan,
Kalmadı sırtımda mintan,
Verin ağalar bahşişim,
Alayım sırtıma mintan…
Davulcunun söylediği buna benzer maniler eşliğinde yolumuza devam ediyoruz. Kafile aynı; önde davulcu, arkasında yardımcısı ve eşeği, en arkada da mahallenin çocukları, bizler… Kapısının önünde davul çalınan aile maddi durumuna göre ya yaptığı bayramlık pasta, börek çörekten eşeğin küfelerindeki tencerelere koyuyor ya da ucunda bayrak bulunan sopaya gömlek, havlu asıyordu…
Neden mi eşeğin arkasından gidiyoruz? Davulcunun, davul çalıp söylediği maniler karşılığında hane sahiplerinin verecekleri kurabiye ve çöreklerden otlanabilmek için tabi…
Aradan yıllar geçti. Jeeplerin peşinde gidenleri gördükçe hep o günleri hatırlarım. Birkaç çörek yiyebilmek için, eşeğin peşinde sabahtan akşama kadar taban teptiğimiz günler gelir aklıma. Bizdeki de çocukluk işte… Şimdi Jeeplerle gidenler arkalarında koruma polisleri koşanlar, sırtlarına mintan almak için ağalara seslenmiyor, malı götürüyorlar aradan.
GÜNÜN SÖZÜ
Silginiz kaleminizden önce bitiyorsa; yanlışınız çok demektir.