Buğday ekim alanları için uygun tarlaları araştırmak amacıyla Venezuela'ya giden Tarım Orman Bakanı Vahit Kirişçi'nin buradaki meraları gördüğünde Venezulalı muhatabına “Siz bu merayla hayvancılıkta dünyada bir numara olmalısınız. Biz hayvancılık yapıyoruz, hayvanlarımıza sanki pizzacıdan pizza, burgerciden burger ısmarlar gibi dışarıdan yem alıp öyle yediriyoruz” şeklinde konuşması muhalefetin tepkisine yol açtı.
Bilindiği üzere Venezuela Devlet Başkanı Maduro, Bakan Soteldo ile 7 Haziran’da Türkiye’ye gelmiş, Türkiye Venezuela topraklarında tarım yapmak için anlaşma imzalanmıştı.
Ülkemizde tarım konu edildiğinde bu konudaki uzman isimlerin başında gele Dünya gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım, bakanın bu konuşmasını değerlendirirken “Açıklamalara bakılırsa Türkiye Venezuela’da buğday üretemeyecek ama özellikle soya başta olmak üzere yem hammaddeleri üretimi konusunda yatırım yapılması gündemde” şeklinde tespitiyle, soya tarımının ülkemiz için önemine vurgu yaptı.
Bu bir tarafa, geçen hafta Salı günü bu sütunlarda yayınlanan ''Limandaki gemi sayısı artınca'' başlıklı yazıda, Samsun açıklarında biriken gemilerin çoğunlulukla yem hammaddesi getirdiğini söylemiştim hatırlarsanız.
Yazının bir bölümünde ''Dışarıdan aldığımız buğdayı, un yapıp satmak da döviz getiriyor alsında ama yem hammaddesi almak nedir yahu.
Bunu bana biri açıklayabilir mi?
Arpa mı yetişmiyor bu topraklarda.
Yulaf mı yok.
Karadeniz gibi bir bölgede mısır ekemiyor olmamız nasıl izah edilir.
Bu gemiler yem hammaddesi getirdi ya.
Bunun için çuvallar dolusu döviz ödeyeceğiz.'' diye o durumu eleştirmiştim.
Yazımı takip eden okurlarımdan, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğinin üst düzey yöneticiliğinden emekli Mehmet Cengiz'den gelen ''Tahminime göre o gemilerin büyük çoğunluğu soya ve/veya soya küpesidir.
Ülkemizin yıllık ihtiyacı, yıllara göre değişmekle birlikte 2.4 milyon ton ila 3.1 milyon ton arasındadır.
Ülkemizin üretimi ise yıllara göre değişmekle birlikte 80 bin ton ila 160 bin ton arasındadır.
Yani yem hammaddesinin ana girdisi olan soyanın % 98 i ithal edilmektedir.'' şeklinde mesaj aldığımda, soya tarımının hayvancılığımız için bu kadar önemli olduğunu o vakit daha çok anlamıştım,
Şimdi Ali Ekber Yıldırım'ın, Venezuela'ya buğday ekim alanları kiralamak için gittiğini bildiğimiz Tarım ve Orman Bakanı Kirşçi'nin, buğday tarlaları yerine, soya ekim alanları oluşturmak için tarla kiralayabileceği şeklindeki öngörüsüyle, Mehmet Cengiz’in soya ürünün yem üretimi için önemine yaptığı vurgu beni bir hayli düşündürdü.
Bu durum beni düşündürürken, bir o kadar üzdü aslında
Çünkü ülkemizin tarımı ve hayvancılık için mısır tarımın önemini biliyorum.
Ve yine biliyorum ki, bir zamanlar ülkemizde en çok mısır tarımı yapılan topraklar bölgemizde bulunuyordu.
Mısır tarlaları yok artık.
Tarım yapmak üreticiler için, tarlaları ekmemek, ekmekten daha karlı hale geldi.
Bölgemizde soya tarımı da yapılırdı bir zamanlar.
Şimdilerde ''Çotanak'' markasıyla fındık yağı üretimi yapılan Ordu'daki fabrika, soya yağı üretmek amacıyla kurulmuştu ve ''Ordu Soya'' adıyla anlıyordu.
Ordu'da, Giresun'da, Samsun'un Çarşamba, Terme, Ayvacık, Salıpazarı, Tekkeköy ve hatta Canik'in yüksek kesimlerinde her toprak parçasında fındık tarımı yapılmaya başlandı.
Fındığın yetişmediği taban arazilerdeki topraklar ise boş bırakılıyor.
Ekmemek, ekmekten daha avantalı hale geldi çünkü.
Üreticilerimiz, tarlalarına bir şey ekmeğe çekiniyor ve tarlalarını boş bırakıyorken, Ülkemin tarım Bakanı Okyanus ötesi bir ülkenin çiftçilerine karın yüzde 30'unu bırakmayı göze alarak, buğday, buğday olmazsa soya ektirmeyi planlıyor ve bu amaçla anlaşmalar imzalıyor.
Şimdi gel de benim yalnız ve gurulu ülkemin içine düştüğü bu duruma üzülme..