Yazarlar // 25 Aralık 2021 Cumartesi 10:59
İsmail BAŞARAN
Besicilik günden güne eriyor, besiciler ne yem ne de hayvanlarını barındıracakları yer bulamıyor. Bu nedenle de süt ve süt ürünleri günden güne artıyor. Kırsaldan gelen besiciler yem fiyatlarındaki artışlar nedeniyle kendilerinin de zam yapmak zorunda kaldıklarından yakınıyorlar. Evet yakınıyorlar, çünkü yüksek fiyat söyledikleri zaman alıcı bulmakta zorlandıklarını söylüyorlar.
Pazarlarda dolaşmak hobilerimden birisidir o nedenle fiyatları yakından takip edebiliyorum. Süt ve süt ürünleri satanlarla sohbet ederken hayvanlarını beslemekte zorlandıklarını kırsalda bile yem bulamamaktan yakınıyorlar. “Neden” sorusuna ise birçoğu “özellikle büyükbaş hayvanlarımızı besleyecek saman bile bulamıyoruz” diye yanıt veriyorlar. Bu pahalılığın nereden kaynaklandığını sorunca da verilen cevap durumu gözler önüne seriyor. Bir üreticinin şu yanıtı dikkat çekici: Köyde artık ekin eken yok, bu nedenle saman bile ith0al durumda. İki ineğim var, sağdığım sütü pazara getiriyorum sonra aldığım parayla da buradan ben de alışveriş yapıyorum.
Üretici ve satıcının içinde bulunduğu açmaz fiyatlara yansıyınca kentli de pazardan gelen ürünleri yüksek fiyatla almak durumunda kalıyor. On yıldan fazla bir zamanda Türkiye ekinini ekemeyen, samanını ithal ede9n bir ülke haline getirildi. Artık meralarda hayvanların otlayacağı oy bile kalmadı. Havalar soğudu hayvanlar yayılamıyor ve ahırlarda besleniyorlar.
Samsun’da hayvanlarını henüz kasaba gönderenlerin sayısı fazla değil, ancak yakında özellikle de büyükbaş hayvan yemi bulmakta zorlanacaklarından kesime gönderilecek hayvanlar. Bizlere de köyden gelen doğal sütleri alıp içmek yerine marketten nasıl yapıldığı bilinmeyen sütleri alıp tüketmek kalıyor.
Çocukluğumdaki gibi. İlkokula gittiğim yıllarda Amerika’dan gelen yardım sonucu süttozundan yapılmış sütleri içirirlerdi bize ders aralarında. 1960’lı yıllarda yapılırdı bu ve yine o yıllara dönüyoruz. Gerçek süt içme yerine, gerçek sütten yapılmış yoğurdu yemek yerine besiciliği ve hayvancılığı öldürmekte direnen iktidar insanların doğal beslenmelerinin de önüne geçiyor. Merak ediyorum, Sarayda oturanlar sütlerini nereden alıp içiyorlar? Marketten mi yoksa mandıralardan mı?
Hayvancılık ve tarlalardaki ekin ekme durumu ortadan kalkarsa ne diyecek bu millet? Bu kadar insanı iktidar nasıl besleyecek, ithalatla yürümez bu iş. İktidar ne yapıp yapmalı ve tencerelere el uzatmamalı. İnsanlar tencereler ve kaşıklar ellerinde sokağa çıkarlarsa işin sonu hiç de iyiye gitmez. Biz ülke olarak bunu yaşayarak gördük. Çünkü boş tencerenin göndermeyeceği iktidar yoktur, bu akıldan çıkarılmamalıdır.
KAPANAN DÜKKÂNLAR ARTIYOR
Organize Sanayi’de kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Sanayi sitelerinde ve mahallelerde bile kapanan dükkânların sayılarını biri gitsin de belirlesin, belirleyebiliyorsa. Çünkü geçtiği sokaktan üç gün sonra bir kez daha geçtiğinde kapanan işyerlerine birisi daha eklenmiş oluyor. Bunun adı kriz değil de nedir? Bu durumdan kurtulmanın çıkar yolu üretmek, üretmek, üretmektir. Ben tüketici olarak yerli ürün tüketeceğim ki, yerli ürün üreten tesis ayakta kalacak. İşçi çıkarmayacak ve çalışmasını sürdürecek.
Çalışanlar da evlerine ekmek götürebilecekler, baklava börek yemeyeceklerse bile tencerelerinde çorbalarını kaynatabilecekler. Aksi halde, İş Kurumu'na her gün başvuran işsiz sayısı katlanarak artacak. İşsizlerin çok olduğu bir toplumda barış aranabilir mi?
GÜNÜN SÖZÜ
Mutluluğun formülü, gerektiğinde önemsiz şeylerle meşgul olabilmektedir. (Edward Newton)