Oğlum ve gelinim bayram tatilini bizimle geçirdiler.
İzmirli gelin kızıma Karadeniz’i tanıtmak istedim. Bunun için bayram öncesi Karadeniz turuna çıktık.
Ayder’e de uğradık.
Ayder kalabalıktı.
Aracımı park edecek yer bulmakta bile zorlandım.
Yaylalarda her zamanki gibi yine hafif bir yağmur vardı.
Bir bir-iki bardak çay içtiğimiz bir mekanın işletmecisiyle bir süreliğine sohbet etme fırsatı da bulunca ‘’Ne diyorsun bu yeşil yol meselesine?’’ diye sordum.
‘’Bence açılmalı’’ dedi.
Havva Bakır (Havva Nine) gibi bazı çevreci gurupların ‘Yeşil Yol’ projesine karşı çıktıklarını hatırlatınca, ‘’Bazı cahil insanlar istemiyor’’ dedi bu defa.
Yaklaşık 40’lı yaşlarda olan o arkadaş Ayder doğumluymuş.
Askerlik görevi için bir kereliğine Ayder’den ayrıldığını, oralarda doğup büyümüş olmasına rağmen bu yaşına kadar mal sahibi olamadığından dem vurarak, ‘’Yaylalar turizme açılırsa, kiradan kurtulur, kendi mekanımda iş yaparım’’ diyor.
Ayder’in 15 yıl önceki sadeliğini kaybetmekte olduğunu, Türkiye’nin dört bir yanından Ayder’e ve Karadeniz yaylalarına gelen insanların, yaylalardaki o sadeliği sevdiğini ve bunun için uzaklardan bölgeye geldiğini hatırlatıyor ve ‘’Yaylalar turizme açılıp doku bozulursa insanlar o kadar uzak yerlerden neden Karadeniz’ e gelsinler. Bu sizi korkutmuyor mu?’’ diye soruyorum.
Bu tespitimin Ayderli dostumun pek hoşuna gitmediği anlaşılıyordu.
Kalabalıklar Ayder’in dokusunu henüz bozmamış.
Ama tehlike kapıda.
O kalabalığı gören biri olarak çocuklarımı alıp bir daha Ayder’e gider miyim?
Sanırım bunu yapmadan önce biraz düşünürüm.
Daha sakin bir yere gitmek isterim.
Ayder’i ve Karadeniz’in yaylalarını bekleyen asıl tehlike budur aslında.
Yeşil Yol’a karşı çıkanları ‘Cahil’ olarak tanımlayan o arkadaşın söylediklerine fena halde takıldım.
Havva Nine ve onun yanındakilerden anlaşıldığı üzere bölge halkının tamamı onun gibi düşünmüyor ama çoğunluğun o arkadaş gibi düşündüğüne inanıyorum.
Para hırsı doğayı bozduğu gibi insanları da bozuyor maalesef.
Nisan ayının sonlarına denk gelen günlerde İzmir’in Selçuk ilçesi yakınlarındaki Şirince Köyüne de gitmiştim.
Şirince, ismiyle müsemma gibi, hakikaten şirin bir köy.
Yerleşimcilerinin tamamı Rumeli göçmenlerinden oluşuyor.
Parayla tanışan köylülerin saflığı yok olmuş.
Anadolu’da yolunuz bir köye düşmüş olsa sizi mutlaka sofrasına buyur eden ve azığını sizinle paylaşan birileri olur.
Ama Şirince’ de bunu bulamazsınız artık.
Çeşmelerindeki su bile parayla satılıyor.
Kıyamet günü senaryoları nedeniyle insanlar bir süre daha Şirince’ye gideceklerdir.
Ama o kalabalıklar gelmeye devam ederse, bence Ayder’in geleceği karanlık.
Yaylaları ‘Yeşil Yol’ projesiyle bir birine bağlamayı düşünenler bunu birilerine para kazandırmak için yapıyor olabilir ama yaylalara yol açılmasını isteyen yöre halkının tehlikeyi fark etmeleri için önce Ayder’in 10 yıl önceki durumuna sonra da şimdiki durumuna bakmalarını öneririm.