Ekonomideki sallantılar nedeniyle ne yapacağını şaşıran iktidar sorunu çözmeyi vatandaşın cebine elini atmakta buldu. Bir kilo domates almak yerine yarım domates diyen mi ararsınız, yastık altındaki döviz ve altınınızı bankalara getirin onlar bize verirler diyen mi ararsınız, daha neler neler. Kısaca İktidar ipin ucunu kaçırmış durumda.
Şimdi de Döviz hesaplarının TL mevduata dönüşüm esaslarında değişiklik yapıldı ve Resmi Gazete'de yayımlandı. Karara göre şirket ve kurumlar da artık döviz ve altın hesaplarını TL mevduata dönüştürebilecek. Tüzel kişiler 6 ay veya 1 yıl vadeli TL mevduat hesabı açabilecek.
Benim on dolarım var, mevduat hesabı açabilir miyim ve bir yıl sonra bu dolarım kaç dolar olur veya kaç Türk Lirası getiri sağlar bana? Bunlarla ilgili açıklamalar yok, kasaya koy parayı kasadan al parayı diyorlar. Kasaya neden koyayım ki, yastığımın altında duruyor dursun. Çünkü iktidara güvenim yok. Benim doları veya altını alırlar bankadan piyasaya sürerler bir yıl sonra da “Kusura bakma para yol veremeyeceğiz” derler mi acaba?
Ayrıca, bugün bunları planlayan iktidarın bir yıl daha iktidarla kalacağı yolunda bir garanti mi var? Türkiye her an bir erken seçime gidebilir, iktidar bunu dillendirmese de sürelerini sonuna kadar kullanmak isteseler de günlerin ne getireceğini kimse bilemez. Hatta bu işin başındaki bakanlar bile bilemezler Türkiye’de neleri yapılabileceğini, onlar sadece Saraydan yani Sayın Cumhurbaşkanı’ndan gelecek talimatları uygulamakla yükümlüdürler. Bakanlıkların başındakiler seslerini çıkarabilirler mi, hayır. Çünkü Bakanların hiçbirisi yarın görevde olup olmayacaklarını bilmiyorlardır.
Türkiye’de ekonomi tam da Temel fıkrasına döndü. Çünkü ekonomistim diyenler üniversite diplomasını gösteremedikleri gibi ekonomiden anlamadıklarını da anlamıyorlar. Tür ekonomisini düzeltmenin bir tek yolu var, aşağıdaki Temel fıkrası gibi olduk çünkü.
Temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı. Pastacı çıraklığı ile alıştığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı… Bir gün karısına "Paraları mezara götürecek halimiz yok. Kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim" dedi…"Bizim oradaki hemşerilerle konuştum... Her şeyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter… Çocuklar da güzel üniversitelerde okurlar..."Temel, neyi var, neyin yok sattı. Paralarını dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu. Karısını yanına aldı. Uçağa bindi.. Los Angeles'e uçtular bir gün... Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi. Las Vegasa zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar. Uçak şirketi görevlileri" Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız. Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu unutmayın. Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza" derler.. "Kumar mı" dedi, Temel, karısına. "Kumardan kazanmayı düşünen kafayı yemiş olmalı... Allah göstermesin.." Ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. Arkası çorap söküğü gibi geldi. Temel her şeyini rulet masasında bıraktı. Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti. Hızla tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna 25 sentlik sıkıştırdı.. Bu konularda deneyimliydi. Temelin başına gelenleri anlamıştı.
Temel "çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım. Bana lütfen kartınızı verin. Bu borcumu da size ödeyeceğim" dedi. Kartı aldı, cebine attı… Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri girdi, rahatladı.. Çıktı.. Elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, Tek Kollu Canavar çıktı. Parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı ...Alet boşaldı adeta.. Temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. Bunları fişe çevirdi, rulet masasına döndü.. Gerisi peri masalı.. İki saat içinde tam 2 milyon doları olmuştu. İki ay sonra yeni Kaliforniyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını farketti. Elinden gelen tek iş pastacılıktı. Parası da vardı. Bir pastane açtı. Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angeles’e, sonra Kaliforniya'ya, sonrada tüm Amerika'ya yayıldı, Temel Pastaneleri... Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en zengin adamları arasına girdi. Temel Pastaneleri'nin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi. Şirketin en gözde elemanları ile ünlü konuklar bir araya geldiler. Temel yemeğin sonunda konuşma yapmak için kürsüye çıktı.. Tüm başına gelenleri anlattı..
"Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse Amerika'daki her taşın altına bakacağım.." Şirketin genel müdürü sordu: "Ama Temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı söylemiştiniz... Adı, adresi sizde olmalı zaten.." "Bana 25 sent veren umurumda değil" dedi temel… "Ben, tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!.."
Türkiye’de yastık altındaki döviz ve altınlara göz dikenlere sakın ha, eğer size de tuvalet kapısını açan birisi varsa adını falan vermeyin. Vatandaşın yastık altındaki dolarına altınına gözünü dikenler siz de bir yandan da tuvalet kapısını açık bırakan biri var mı diye kontrol edin… Maliye belki öyle kurtulur…
GÜNÜN SÖZÜ
Hançer gibi bir dile fakat pamuk gibi bir yüreğe sahip ol.