6 Şubat sabaha karşı saat 4.17'de Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 şiddetinde depremle sarsıldık önce.
Bunun şaşkınlığını atlatamamışken ve ilk sarsıntının üzerinden henüz 9 saat geçmişken bu defa yine Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesi merkezli 7.6 şiddetinde bir başka depremle sarsıldık.
10 ilde yerleşim yerlerinin büyük bölümünü etkileyen iki büyük sarsıntı ve onları takip eden artçılarıyla yüzyılın en büyük felaketini 9 saat arayla yaşadık.
Hala da yaşıyoruz.
Bir süre daha bu büyük felaketin etkisi altında olacağız.
Kolay atlatılacak bir travma değil çünkü.
Yazıyı hazırladığımız sıralarda depreme kurban verdiğimiz yurttaşlarımız sayısı 13 bin dolayındaydı.
Kayıplarımızın burada kalmasını çok arzu ederim ama daha henüz ulaşılamayan enkazların altından kaç beden canlı, kaç beden cansız çıkacak, bu da bilinmediği için kayıplarımızın artmasından endişe ediyorum açıkçası.
Yetkililer, 10 ili etkileyen depremde 6 bin 500'e yakın binanın yıkıldığını söylüyorlardı ki, yıkılan yapıların büyük bölümü çok katlı yapılardı.
Enkazlardan canlı kurtarmak için fazla zamanımızda kalmadı sanırım.
Siz bu yazıyı okurken kurtarma çalışmaları için kritik saatleri çoktan aşmış olacağız.
Demem o ki, millet olarak zor günlerden geçiyoruz.
Ve fakat.
Keşke hiç yaşanmasaydı elbette ama bu büyük felaket, çok önemli bir hasletimizi de ortaya çıkarmış oldu.
Müthiş yardımlaştık.
İmece gibi.
Herkes karınca kararınca ve elinden geldiğince bu büyük felaketi yaşayan depremzedelerin yardımına koşarken adete yarış halindeydi.
Samsun'da yaşadığımız için şehrimizden yapılanları biliyoruz belki ama yurdun dört bir yanından yardım konvoyları oluştu.
Konvoyların birçoğu deprem bölgesine ulaştı bile.
Bir kısmı da hala yollarda bildiğim kadarıyla.
Ayni yardımların yanı sıra, nakdi yardımda da yarışıldı.
10 ilimiz yeniden imar edilecek.
Yarısına yakını yıkılan yerleşim yerlerindeki binalar yeniden yapılacak yani.
Devletimiz güçlüdür elbette.
Bu yükün de altından kalkacak kudrete sahip olduğumuza gönülden inanıyorum.
Yeter ki önceliklerimiz doğru tespit edilsin.
Bu büyük felaketin ekonomik yapımızı sarsacak olması da kaçınılmaz bir sonuç olarak görünüyor.
Bu durum en çok da depremzedeleri etkileyecek elbette.
Dün deprem bölgesine giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremzedelere 10 bin lira para yardımı yapılacağını duyurdu.
Bu günkü kurla karşılığı 531 dolar olan yardım çok şeyi çözmeyecektir ama can suyu gibi bir etkisi olacaktır.
Ve fakat.
Yurdun dört bir yanından yapılan ayni ve nakdi yardımlar bir süre daha zor durumda yaşamlarını sürdürmek zorunda kalan depremzedelerin bu süreci en az hasarla atlatmalarını sağlayacaktır.
Dün 99 depreminin yaşandığı dönemde kamuda yönetici düzeyinde görev yapmış bir arkadaşım aradı ve yardım konvoylarının yerlerine ulaştırılması sırasında dikkatli davranılması ve sürecin sıkı takip edilmesi gerektiğini söylüyordu.
Eski bürokrat olan dostum, bölgeye yardım gönderen kurum ve kuruluşların mutlaka teslim ve tesellim evrakları istemesi gerektiği konusunda uyarıda bulunurken, görev yaptığı dönemde türlü istismarla tanık olduğuna dikkati çekiyordu.
Benzer bir uyarıyı, yayınladığı bir videoda bölgede bulunan AHBAP Derneği kurucusu Haluk Levent de yapıyordu.
Demem o ki, millet dişinden tırnağından artırarak, karınca kararınca bu büyük felaketten etkilenenlere yardım için çırpınırken, çabaları boşa gitmes.
Not:
Dünkü yazımda depremzedelere gerek evlerinin kapılarını açan vatandaşlara ve gerekse Otel 1919 gibi otellere teşekkür etmiştim biliyorsunuz. Yazımı teslim ettikten sonra İşinsanı Fahri Eldemir’in de sosyal medya hesabından, sahibi olduğu My House Hotel'de depremzedeleri misafir edeceklerini duyuran bir paylaşımını gördüm.
Ülkemde bu türden iyi insanların bulunması ne iyi.
Minnettarız her birine.