Yazarlar // 31 Ağustos 2022 Çarşamba 07:28
Ragıp GÖKER
27 Ağustos günü bu köşede ''Yeni eğitim yılı öncesi yardımcı ders kitapları'' başlıklı yazıda, ''Önceki yıl, bu konudaki yönetmelikte yapılan bir düzenlemeyle yardımcı ders kitaplarının ücretli olarak dağıtımının önü açılmıştı.'' diye yazmıştık.
Yazımlarımın takipçilerinden gazeteci arkadaşım Necmi Hatipoğlu, ''Şefim bunu kaçırmış olabilir misin?'' diyerek özelden gönderdiği bir mesajda ders ve yardımcı ders kitaplarının ücretsiz dağıtılacağına dair haber veren bir internet sitesinin linkini göndermişti.
Haberin tarafsız ve bütün unsurlarıyla tamamlanmış olması gibi ilkelerle yetişmiş iyi bir gazeteci olan Necmi, yazımdaki bir eksiği fark etmiş ama uzun yıllar önce Güneş gazetesinde birlikte çalışmış olmamızın nezaketiyle, hatamı ''Ücretsiz dağıtılacak yardımcı ders kitaplarının yanı sıra diye yazsan sanki daha mı iyi olurdu. Hani yiğidi öldür hakkını ver diye öğretmiştin ya bize bu bakımdan şey ettim'' şeklinde bir notu da iliştirmeyi ihmal etmemiş.
İyi gazeteci olduğu gibi nazik adamdır kardeşim.
Necmi çok haklı elbette.
Ders kitaplarıyla birlikte yardımcı ders kitaplarının da ücretsiz dağıtılacağını biliyordum ama ben biliyorum diye herkesin bileceğini düşünmem yanlıştı.
Ki;
O yazıyı yazmadan iki gün kadar önce haber bültenlerinde 150 milyon ders kitabıyla birlikte 130 milyon yardımcı ders kitabının da dağıtılacağına dair bir haber izlemiştim.
Bu bilgiyi yazımda da keskin bir ifadeyle yazmam gerekirdi ama ''Önceki yıl, bu konudaki yönetmelikte yapılan bir düzenlemeyle yardımcı ders kitaplarının ücretli olarak dağıtımının önü açılmıştı.'' diye yazmakla yetinmişim.
İfadem eksik kalmış yani.
Yazının eleştirel bir yaklaşımla hazırlandığını kabul ediyorum ama haksızlık da yapmak istemem.
Bu nedenle önce okurlarımızdan sonra da bakanlık yetkililerinden özür dilerim.
Ve fakat.
İfadem yetersiz oldu diye eleştirimde bütünüyle haksız sayılmam aslında.
Şöyle ki;
Milli Eğitim Bakanlığı 130 milyon yardımcı ders kitabını ücretsiz dağıtacak olması iyi ve bu kararı için bakanlığı kutlarım elbette.
Ve fakat.
Yönetmelik değişikliğiyle bu kitapların serbest piyasada basımı ve dahi satışının önünü açmak da bir o kadar yanlıştır.
Bir kere kitapların basımı ve satışını serbest bırakmakla, öğretmene de bu kitapları seçme hakkı tanınmış oluyor.
Sorun da burada başlıyor zaten.
Kendilerini öğrencilerini yetiştirmeye adamış öğretmenlerimiz, öğrencilerine ve dahi ailelere kapsamlı ve iyi hazırlanmış kitapları tavsiye edecektir.
Dolayısıyla piyasada satılanlar önerilecektir daha çok.
Tıpkı üç kitaba 350 lira ödemek zorunda kalan o yazıdaki aile gibi.
Öğretmene seçme hakkı tanınması, öğretmenleri akçeli konuların ortasına atmak gibi bir durumu da doğuracaktır.
Öğretmenlerimizin tamamı idealist insanlardır.
Bundan adım kadar eminim
Akçeli konulardan uzak duracaklardır ama üzerlerinde oluşacak en ufak bir şüphe bile bizi de öğretmenlerimizi de yoracaktır ki, bunun olmasını asla istemeyiz.
Keşke ders kitaplarıyla birlikte yardımcı ders kitaplarının tamamı daha önce olduğu gibi yine ücretsiz dağıtılsa!
Yeter mi?
Yetmez elbette.
Ücretsiz dağıtılmış olsa da bütün kitaplar daha bir özenli hazırlansa keşke.
Bilmem anlatabildim mi?