Ahlak…
Toplumun yazılmamış kurallar bütünü.
Doğru ve yanlış olduğuna bireyin yerine toplumun karar vermesi…
Kimilerine göre toplum baskısı.
Toplum içerisinde yaşamak için gerekli olan, herkes için aynı olmak zorunda olmayan, ama illa ki olması gereken kurallar, teamüller…
Toplum ahlakı alışkanlıklar ve tekrar yoluyla öğrenir.
Kendi hayatımız ve kimliğimiz ahlakımızı tanımlar. Toplumsal huylar bir kez öğrenildiğinde yazılı bir kural gibi değiştirilemez hale gelir.
“Ahlak olmayan yerde kanun bir şey yapamaz.” demiş Napolyon…
İnsan ve cemiyet hayatında ahlak çeşitleri kalıplara sokulacak derecede sıkça karşımıza çıkıyor;
Kişisel ahlak
Siyasi ahlak,
Ticari ahlak,
Toplum ahlakı,
Basın ahlakı…
Birey kişisel olarak ahlaklı birisidir ama ticari ahlakı veya siyasi ahlakı ile delikli para ile beş para etmez olabilmektedir.
Ahlaksızdır yani…
Toplumda kategorize edilmiş veya genel anlamda ahlaklı olmayan insanlara “ahlaksız” denilmektedir.
Burada ahlaksızlık, zina yapmak anlamında değildir.
Toplum ve cemiyet içerisinde çoğunluğun uzun süreçler sonunda doğru kabul ettiği durum, söylem veya icraların tersini yapmaktır “ahlaksızlık”.
Ders olarak ta okuduk aslında…
Ortaokulda din kültürü ile beraber öğretildi bizim nesle; “din kültürü ve ahlak bilgisi”
Bugünlerde ahlaklı olma söylemi kültürlü olma ile de eşdeğer de olmuş gibi.
Eskiden; “çok ahlaklı çocuk” derdik.
Şimdilerde; “çok görmüş geçirmiş, kültürlü çocuk” diyoruz sanki…
Ahlak, toplumun ve insanlığın varoluş temelinden itibaren vardır.
Maalesef ahlak kazanmak için dine gereksinim duyan, dolaysıyla ne kadar dindar olsa da ahlaklı olamayan insanların olduğu bir dönemde yaşıyoruz.
Bir Hadis-i Şerifte “İnsanlara verilen şeylerin en hayırlısı güzel ahlaktır…”,
Diğer bir hadiste ise; ”Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlakça en iyi olanıdır. ” deniliyor.
Demek oluyor ki; “İnançlı olmak, Müslüman olmak, ahlaklı olmak anlamına gelmiyor.”
“Müslüman ahlaklı olduğu sürece fazilete eriyor. “
Günümüzde kapitalist ve acımasız bir düzen var. Bu düzen de maalesef insanları “ahlaksız” olmaya itiyor. Kapitalist sistem açısından ahlak, “Yüksek maliyetli bir erdem” haline gelmiş durumda.
Ahlak üzerine bu kadar felsefe yeter.
Toplumsal ahlak için tüm bu söylemleri basit bir slogana indirgersek; "Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" şeklinde söyleyebiliriz.
Ahlak ve vicdan yaşamda ayrılmaz iki kavram belki de,
“Vicdan terazisidir ahlak…”
Bu tanım güzel oldu!…
Hepinize, toplumun vicdan terazisini dengede tutmasına yardımcı olmanız dileğiyle…