Yazarlar // 28 Ekim 2013 Pazartesi 00:00
İsmail BAŞARAN
Okula minik yavrusunu götüren, bu yetmezmiş gibi bir kaç dersi de sınıfta birlikte yapan veliler dolu etrafımızda.
Çocuk ağlar, veli tedirgin olur…
Veli dediysek öyle bir kişi değil, anne ve baba ikisi birden çoğunlukla…
Bu satırların yazarının veli olduğu günlerden beri, hatta okula gittiği günlerden beri Türkiye’de bir dolu siyasi parti hükümet oldu.
Milli Eğitim Bakanlığını yönetti.
Her gelen de gideni arattı.
Gelin işin hikayesini yazalım…
Rahmetli babam beni ilkokula kayıt ettirmeye getirdiği gün “Eti senin kemiği benim” demişti.
O zaman anlamamıştım o et ve kemik işini.
Et kemik bir tarafa hatırladığım ise evden sabah okula giderken elime tutuşturulan iki parça odundu.
Anlaşılan veli toplantısı yapılmış kocaman sobaya atılması ve biz öğrencilerin ısınması için yakılacak olan odunlar istenmişti.
Getirdim yıllarca…
Velimizden istenen ve alınan paraları ise ben veli olduğum zaman idrak eder hale geldim.
Ne istemediler ki!
Silgi için para, çay düzenlenecek para, sıra yenilenecek para, okul boyanacak para…
Okulun önü asfaltlanacak para, okula televizyon alınacak para…
Okuldan (aile birliği mi kuruma derneği mi bilemem) istediler de istediler.
Yıllarca o okulun koruma derneğinde çalışan benden bile istediler de istediler.
İsteyenler yorulmadı, nem yorulur muyum!
Verdik de verdik…
Ancak bir değişiklik vardı.
Ben çocuklarımı okul için kayıt yapmaya getirdiğimde “Eti senin kemiği benim” demedim…
Şimdi okullarda daha ilk günden başlamışlar yine…
İnce ince!
Okulun sınıftaki televizyonları değişecek!!!
Zaman değişti, şimdi demek ki odundan değil televizyondan başlıyorlar…
Hayırlı olsun.
Milenyum çağında okullarımız açıldı.
Velilerden istekler ise bitmedi…
Veliler dikkat!
Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim parasız.
Sizden para isteyenleri şikâyet edin…
Öğrencilere pet bilgisayar verildiği ülkemizde televizyonun lafı bile edilmez.
Sizden istediklerinde, adres olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nı gösterin, onlar versin…
SÖZÜN ESİRİ OLMAK
Hz. Ali’nin bir sözü var.
Şöyle der:
“Söz ağızdan çıkana kadar senin esirindir. Ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri olursun.”
Canik Belediye Başkanı Osman Genç bir çalıştay düzenledi. Samsun’un ulaşımıyla ilgili bu çalıştayda bir kelam etti.
“Ulaşım bir bardak çay içene kadar çözülür…”
Bu cümle de bana Hz. Ali’nin sözlerini hatırlattı.
Başkan Genç, gün gelir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilir ve de seçilirse yanına bir bardak çay içmeye gideceğim…
O zaman Samsun’un ulaşımındaki sorunları ben çayımı içene kadar çözebilecek mi çözemeyecek mi göreceğim…
GÜNÜN FIKRASI
Temel'in oğlu kan ter içinde koşarak eve gelir.
-Uy buba tam yuzbin lira tasarruf ettum, otobüse binmeyip yaninda koştum.
Temel biraz kızgın;
-Ula oğlum ha biraz daha akilli olsaydun da taksinin yanunda koşsaydin ya.
Daha çok kazanirdun.
GÜNÜN SÖZÜ
Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. - Eflatun
DUVAR YAZISI
Çok yardımseverimdir. bütün yardımları kabul ederim.