Gazeteniz Halk Atakum Belediyesi’ndeki bir konuyu gündeme getirdi.
Konu, Belediye Başkanı İshak Taşçı’nın icraat olarak Riyaset’in kapısının önüne cam bölme ile sınır koymasıyla ilgiliydi.
Bu sütunların okurları, burada da bu konunun eleştirildiğine tanık olmuşlardır.
Bunun üzerine İshak Taşçı arayıp “Teessüflerini” bildirdi ve o cam bölmenin daha önce de orada olduğunu dile getiren bir açıklama yaptı.
Taşçı konuyla ilgili haber ve yazıları “Komik” bulmuş.
Ben de komik buluyorum.
Ancak Taşçı’nın açıklamasında yer alan ifadeleri komik buluyorum.
Bir bölümü şöyle:
“Halkla aramıza camdan sınır koyacak olsak halk günü yapmayız. Hemen hemen her gün çok sayıda vatandaşımız yanımıza gelerek bizimle rahatlıkla görüşebilmektedir. Başkanlık odamızla, vatandaşın beklediği alan arasına cam bölge koyduğumuz iddia edilmiş. Halbuki o cam bölge bizden önceki dönemde de hatta eski belediye başkanımız Adem Bektaş döneminde de olan bir bölmedir. Söz konusu haberde yayınlanan fotoğrafta ise görünen kişiler vatandaş değil, meclis üyeleridir. Dileyen her vatandaşımız makam odamıza da gelerek benimle rahatlıkla görüşerek sorununu iletebilmektedir.”
Anladınız mı şimdi neden komik bulduğumu.
O cam bölme daha önce de oradaymış.
Biz de aksini söylemedik ki.
O cam bölmenin bugüne kadar kapandığını görmüş mü İshak Taşçı’ya akıl verenler…
Ne Adem Bektaş döneminde ne de Metin Burma döneminde o kapı kapanmıyordu.
Neymiş efendim, orada bekleyenler vatandaş değil de meclias üyeleriymiş…
Bak bak bakkk…
Acaba Başkan Taşçı, “Ben Meclis üyelerini işte böyle kapının önüne koyarım mı demeye getiriyor” ne dersiniz…
Oysa o meclis üyeleri bir araya gelip küt diyerek düşürüverirler kendisini, bunun farkındadır umarım.
Gerçi, nerde öyle meclis üyeleri…
İshak Taşçı ne diyor?
“Halkla arasına cam bölge çeken bir belediye başkanı bu zamana kadar yapılmamış bir uygulamayı, yani Halk Gününü devreye sokarak vatandaşlarına bir gününü ayırır mı?”
Hey gidi hey!
İshak Taşçı ben henüz bunamadım…
Kitapçıklarında ve konuşmalarında seçim öncesi Belediyeyi halkla birlikte yöneteceğini söyleyen ben değildim, bunu hatırlatayım.
“Belediyeyi halkla birlikte yöneteceğiz” diyeceksin sonra da “Bir günlük halk gününden” bahsedeceksin…
Halka verilen değer bu mu?
Sahi, bu cam bölme konusunda kamuoyunu anında bilgilendiren ve bu konuda “Sosyal Medyayı kullanmaya çalışan” İshak Taşçı’nın Sahil Yolu tartışmalarıyla ilgili ben bir açıklamasını okumadım, siz okudunuz mu?
Umarım bu konuda bir açıklama yapmıştır ve ben atlamışımdır…
KÖPEĞİN TASMASINDAKİ PARA
Neyzen Tevfik Kolaylı…
Büstü kolayda bulunan bir üstat…
Hiciv üstadı…
“Kime sordumsa doğru cevap vermediler,
Kimi hırsız kimi ayyaş kimi deyyus dediler.
Künyeni öğrenmek için partiye ettim telefon,
Bizdeki kayda göre o şimdi mebus dediler…”
Gibi Türk Siyasi tarihinde yer eden bir hicvi yazan üstat.
Üstat Galata’da akşamları sabah saatlerine kadar ney üfler, yer içer sabaha karşı giderken de çıkınına atık ekmek, yemek ve et kemiklerini koyar, ney üflemenin karşılığında aldığı beş on kuruş parayı da ceketinin cebine koyup kayığa atladığı gibi Üsküdar’a geçerdi.
Sabahın erken saatinde çıkınındakileri iskelenin kenarında çıkarır ve oradaki kedi köpeklere yedirirmiş.
Kedi ve köpekler bu atıklara alışmışlar, beklerlermiş Üstat’ın yolunu…
Bir gece Üstat ney üflerken birisi on lira bahşiş vermiş kendisine.
Yine gün başlarken çıkınını hazırlamış Üstat kayığa atlayıp Üsküdar’a geçmiş.
Köpeklerden birisinin boynuna on lirayı bir iplikle bağlamış.
Bunu gören iskeledeki birkaç kişi başlamışlar köpeğin boynundaki on lirayı almak için koşturmaya.
Köpek kaçıyor, insanlar kovalıyor.
Üstat başlamış katıla katıla gülmeye.
Sormuşlar neye gülüyorsun?
“Ben köpeğin boynundaki parayı alabilmek için köpeği kovalayan insanların düştükleri duruma gülüyorum” diye cevaplamış soruyu…
GÜNÜN FIKRASI
Temel nişanlısı Fadime'yi gezdirmek için arabasına bindirir. Vitese atarken, eli hafif yollu nişanlısının bacağına değer. Fadime kıpkırmızı kesilir…
Bir süre sonra evlenirler ve balayına çıkarlar.
Bodrum'da otelin önüne gelince Temel kontağı kapatır.
El frenini çekerken, eli yine Fadime'nin bacağına değer.
Fadime yine kızarır ve Temel'e;
"Ula artuk evlenduk, daha ileri gidebilursun" der.
Temel arabayı çalıştırır ve Kuşadası'na doğru yola koyulurlar.
GÜNÜN SÖZÜ
Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer... Nehir asla durmaz...
DUVAR YAZISI
İnsanları niye kafasına su dökerek uyandırırlar? Çünkü suyun kaldırma kuvveti vardır.