Yazarlar // 11 Nisan 2015 Cumartesi 00:00
Ragıp GÖKER
Samsunspor'un deplasman maçını izleyip yorumlamak için spor yazarı arkadaşlarımla birlikte Pazar ve Pazartesi günlerini Şanlıurfa'da geçirdim.
Bu deplasman maçları yorucu oluyor.
Varsın olsun.
Samsunspor'umuz buna değer.
Urfa, 800 bini aşan kent merkezi nufusuyla bizden biraz büyük bir bir şehir.
Özellikle Balıklıgöl ve buradaki İbrahim Peygamberin mağrasını görüp, burada dua etmek için gelenlerle birlikte, çoğu gün nufusu milyonu aşıyor.
İki yıl önce de gitmiştim Urfa'ya.
Büyükşehir Belediyesinin yeni yönetimi bu kısa süre içinde bile şehre mührünü vurmuş.
Mesela kent müzesi hemen dikkati çekiyor.
Ayrıca bulvarlarla şehir içi trafiği rahatlatılmış.
Tafik sorunu, Şanlıurfa halkının en az şikayet edeceği konu olsa gerek.
Ayrıca çok temiz bir şehir Urfa.
İsmail Başaran'ın Kayseri'den örnek verdiği gibi Urfa'da da cadde ve sokaklarda rogar kapakları görünmüyor. Onlar da rögar kapaklarını gizlemeyi başarmış.
Bir Organize Sanayi Bölgesi var ama Urfa da tıkpı Samsun gibi sanayi kenti değil.
Zenginliğini ticari yapısından sağlıyor. Biraz da turizm gelirlerinden.
Ama Şanlıurfa'nın özellikle turistler için pahalı bir şehir olduğunu söylemeliyim.
Mesela bizim deplasman ekibiyle bir çorbacıya, pardon 'Şorbacı' ya girdik.
Urfa'da çorbaya 'şorbe' denilirmiş onuda öğrendik.
Bugüne kadar içtiğim en pahalı çorbaydı.
Bizim deplasman ekbinin ortak fikri de budur.
Göbeklitepe'yi çok istememe rağmen bu seyehatte de göremedim ama arkadaşlarımızla Halfeti'ye gittim.
Bir TV dizisinin, bir ilçenin kaderine olumlu etkisini Halfeti'de gördüm.
Halfeti'nin bir kısmı Birecik Barajının oluşturduğu göl sularının altında kalmış.
Birecik Baraj Gölü, bizim Bafra ve Ayvacık'taki baraj göllerinden pek farklı değil. Hatta
Balahor gölünün daha güzel olduğunu söyleyebilirim.
Ama bir fark var.
Fırat'ın ruhu.
Binlerce yıllık Mezopotamya kültürünün tarihi dokusu Halfeti'deki Birecik Baraj Gölünün kıyısındaki her karış toprağa sinmiş.
Rumkale mesela ve prenses Nergis'in hikayesi bile insanları oraya çekmeye yetiyor.
Ziyaretçilerine anlatacağı iyi hikayeleri var Urfa'nın.
Bizim ziyaretçilerimize anlatacağımız hikayemiz var mı bilmem. Varsa bile biz onları insan eliyle yok ediyoruz.
Şanlıurfa ve Gaziantep Rumkale'nin kalıntılarından sağladığı turizm geliriyle Halfeti ve Türkoğlu ilçelerinin köylülerini turist rehberi yapmış, para kazandırıyor.
Samsun ise kale surlarının kalıntısı üzerine İşhanı yapan belkide tek şehir olarak anılacak.
Ne yazık.
Turizm gelirlerini artırmak için master planı falan yapmak iyi de, anlayışımızı değiştirmeden plan yapmanın da pek anlamı kalmıyor.