Türkiye AK Parti yönetiminde insaflı tüccar arayan bir ülke haline geldi. Özellikle üreticiler ürettiklerini satamaz duruma geldi de aslınca üreticiler gerçekten üretemeyecek durumdalar. Nedeni basit. Çünkü çiftçi tarlasını mazot pahalı olduğu için süremiyor, toprak oksijen alamadığı için atılan tohumlar güdük kalıyor.
Tohum pahalı olduğu için üretici yeterinde tohuma sahip olamıyor, tarla ile buluşturamıyor, buluştursa bile sulayamıyor. Kısaca bir ürünün tohumundan depoya girene kadar yapılması gereken evreleri üretici yapamıyor. Bir de üretse de devlet almıyor. Türkiye’de pirinç yetiştirme yerine Devlet pirinci ithal etme yolunu seçiyor üretici eki koynunda kalıyor. Yani girdi fiyatları ve de üreticinin emeği verilen fiyatların az olması nedeniyle üreticinin eli koynunda kaldığı gibi Türkiye’nin çeşitli kaynakları da heba olmuş durumda.
Tütün yük, pirinç yok, buğday yok, arpa yok. Ne insanları besleyecek ürün yetiştirebiliyoruz ne de hayvanları. İnsanlar yorgunluktan ve mazot ile tohum bulamamaktan ithalatla beslenen bir ülke konumuna düştük. Üreticinin eli koynunda kalınca ithalat yapan tüccarlar köşeyi dönüyorlar.
Türkiye’de kuruluşundan buyana buğday ithalatı yapıldı mı bilmiyorum da ikinci dünya savaşı sıralarında çocuktum o zaman her eve devletin kısıtlı olarak, hem de ücretsiz buğday dağıtıldığını biliyorum çünkü o günleri yaşadım. Çuvallarlar olmasa da vatandaşa en az iki kilo olmak üzere buğday dağıtıldığı günlerdi o günler. Ve tüccar değil Devlet ücretsiz dağıtıyordu vatandaşa. O günler savaş günleriydi ve bugün Devleti yönetenler de yaşamışlardır o günleri.
Bugünlere gelince Türkiye savaşta değil. Değil de Türkiye üretemiyor, Türkiye savaşta olmasına rağmen yanındaki ülkelerden buğday alıyor, ayçiçeği alıyor. Kısaca Türkiye üretemiyor sadece tüketiyor.
Para bulamayan üretici de eli koynunda bekliyor. Samsunlu ve de özellikle Çarşambalı üretici eli koynunda kalmış bekliyor ve de bir Çarşamba Türküsü mırıldanıyor kendi kendime. Çarşamba'yı sel aldı, bir yar sevdim el aldı, keşke sevmez olaydım elim koynunda kaldı. Çarşamba ovası, Bafra ovası, Terme ovasındaki üreticiler hep bu türküyü söyler oldu.
KIRANKÖYDE’Kİ ARAZİM
Samsun’da Kıranköy Mezarlığı var. Burada büyüklerimiz yatıyor, bizden küçükler de var orada. Oradaki arazimi Belediye’den satın alırken biraz daha fazla alsaydım, almadığım için de üzgünüm. Bu benim düşüncem, ancak Samsun’u yönetenlerin böyle bir düşüncesi var mı? Mezarlıkta sakin sakin yatan büyüklerimiz ve yavrularımızı bulundukları yerden taşımak için çalışma var mı bilmiyorum da olabilir diye düşünüyorum. Özellikle AK Parti döneminde mezarlıklar biye taşınıyor, amaç konut yeri açmak. Sonra da vatandaşa binalar yapmak. İktidar Samsun’da kocaman havaalanını yıktı buraya konutlar hastaneler yaptı. Sanki konut yapacak ve hastane yapacak başka yer kalmamıştı Samsun’da. Kocaman hastane yapacağınıza ilçelere tam teşekküllü hastaneler yapsaydınız da insanlar hastaneye giderken yolda ölmeseydi olmaz mıydı?
Fısıltı gazetesinin yazdığına göre Samsun’da toprak kalmadı da şimdi sıra Kıranköy mezarlığına geldi, başka yere taşınması düşünülüyormuş. Buna pek ihtimal vermiyorum da bugünkü söylentiler yarın eyleme dönüşebilir. Çünkü AK Parti İktidarının yaptığı en güzel iş eldeki arazileri konuta açmak. Mezarlık tam yeri herhalde. Bugüne kadar ölüler yattı yarın diriler yatabilir mantığı uygulanırsa hiç şaşırmayacağım.
GÜNÜN SÖZÜ
Kendinizi başkalarına anlatmanıza hiç gerek yok. Herkes kimliğini cebinde, kişiliğini yüreğinde taşır.