Ulus mu? Millet mi?
Ulusalcılık mı? Milliyetçilik mi?
Dünyanın birçok dilinde “Nation” sözcüğü Millet anlamına gelir ve ikinci bir kavram yok?
Yani bizim Ulusalcılık, Milliyetçilik dediğimize dünya “Nationalism” diyor.
Ulus kelimesi, Türkçede de millet kelimesi ile eşanlamlı.
Bizler inatla kavramlar ile oynayarak iradeyi ikiye ayırmak için çabalıyoruz.
Atatürk’e göre millet; “dil, kültür ve mefkûre (ülkü) birliği ile birbirine bağlı vatandaşların teşkil ettiği bir siyasî ve içtimaî (sosyal) heyettir.”
Atatürk, devrimleri ile anlam kazandırdığı milliyetçilik kökünü Türk Tarihinin derinliklerinden, kaynağını milli mücadeleden alan bir temelde tanımlamış ve Yeni Türk Devletini de bu temeli üzerine kurmuş.
Belki de kavram karmaşası bu noktada çıkıyor;
Kendisini Ulusalcı olarak tanımlayanlar, Türk tarihinin 1923’de başladığına inanıyor.
Oysa ki, kendisini Türk Milliyetçisi olarak tanımlayanlar Türklüğün Tanrı Dağlarından, Ergenekon’dan geldiğini savunuyor.
Ulusalcılarda din kavramı asla öne çıkmazken, laiklik çerçevesinde kalıyor.
Türk Milliyetçiliğinde ise 700 yıllık İslam bayraktarlığı ve İslam öncesi mirasa da sahip çıkma var.
Ulusalcılar Atatürk Milliyetçiliği kavramına inanıyor.
Milliyetçiler ise Atatürk'ün Türk Milliyetçisi olduğu savunuyor.
***
Tanımlamalar karmaşasında birde Türk tanımı karşımıza çıkıyor.
Atatürk'ün kaleme aldığı metinde; "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" ifadesi yer alıyor. “Ne Mutlu Türküm Diyene” söylemi de bir tanım olarak kullanılabilir.
Ulusalcılıkta Türk Tanımı;
“Anadolu toprakları üzerinde yaşayan, keder ve kıvançta dayanışma içinde olan insanların ortak adıdır. Ne Mutlu Türküm Diyene, özdeyişi Anadolu’da yaşayan, kökeni ne olursa olsun, kazanılan utkularda payı olan herkesin ortak kimliğini anlatır.” şeklinde iken,
Türk Milliyetçiliğinde;
“Kalbinde yabancı başka bir milletin özlemini, özentisini taşımayan, kendisini Türk hisseden, Türklüğü benimseyen ve Türk Milletine, Türk devletine hizmet aşkı taşıyan herkes Türk’tür.” tanımı var.
Türk milliyetçiliğinin kökenine gidildiğinde 1904 senesinde Yusuf Akçura'nın yazmış olduğu Türkçülük odaklı “Üç tarz-ı siyaset” makalesi olsa da milliyetçilik akımını bir düşünce sistemi içine oturtan kişi Ziya Gökalp olmuştur.Ziya Gökalp; “bir kişi Türkçe konuşuyorsa ve Türk terbiyesinde yetişmişse, Türk sayılmaması için hiçbir neden yoktur” demiştir.
Bu bakış açısı Gökalp'ın milliyetçilik anlayışının bir anlamda hem etnik milliyetçiliği hem de ırkçılığı dışlayan bir anlayış olduğunu gösteriyor.
Kısacası tüm tanımlamalar paralellik arz ediyor.
Mevzubahis vatansa, gerisinin teferruat olduğu kesindir. Lütfen teferruatlarave kavramlara bu sıralar çok takılmayalım.
Ben kendisini yukarıdaki tanımlamalar doğrultusunda; “Türk ve Türk Milliyetçisi” olarak tanımlayan birisiyim.
Kendisini Ulusalcı olarak tanımlayan kardeşlerim de alınmasınlar çünkü tüm tanımlamalar gösteriyor ki;
Milliyetçilik ve Ulusalcılık her ne kadar tanımlamalar noktasında birbirine eşit olmasa da günümüz Türkiye’sinde aynı hedefe hizmet etme noktasındabirbirine çok yakındır.
***
"Hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna inanın” ve Allah’a emanet olun!..
“Ne Mutlu Türküm Diyene”