Yazarlar // 15 Eylül 2017 Cuma 01:06
Ragıp GÖKER
‘’Ayrışıyoruz’’ söylemlerini, bu güne kadar hep kulak ardı ettik.
‘’Olmaz öyle şey’’ diye düşündük.
Sorunları halının altına süpürdük bir anlamda.
Bu durumu ‘uzaktaki tehlike’ olarak gördük.
Ama önceki gün, Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinde yaşanan akla ziyan durum, tehlikenin sanıldığı kadar uzakta olmadığını, aksine tehlikenin kapıya dayandığını hatırlattı.
Yaşanlara ‘’skandal mı’’, yoksa ‘’akıl tutulması mı’’ desem bilemedim
Ama şunu biliyorum.
Bu çirkin olaya neden olanlarda, zerre miskal ülke sevgisi yokmuş.
Ülkemin düşmanları, ‘’Türk’ler, Kürt’lere ikinci sınıf insan muamelesi yapıyor’’ diye propaganda yaparken, ‘’Kürt’ler bizim kardeşimizdir’’ diye savunduk kendimizi.
‘’Türk- Kürt kardeştir’’ demedik mi yıllarca.
Ki; Dumlupınar ve Çanakkale şehitliklerinde yan yana yatan Diyarbakırlı şehidin adı da, Samsunlu şehidin adı da Mehmet’tir.
Bu ülkeyi düşman işgalinden birlikte kurtaran şehitler, yan yana yatıyor toprağın kara bağrında.
Kürt’ler kardeşimizdir sahiden.
Kötü niyetli biri çıkıp, ’’Kürt’ün ölüsünü bile istemiyorlar, dirisine hiç yer yok’’ dese ne cevap vereceğiz şimdi biz.
Aysel Tuğluk, HDP Milletvekiliymiş.
PKK’ya destek vermiş.
O ayrı konu.
Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir.
Ki; Aysel Tuğluk da, Cumhuriyet mahkemeleri önünde bunun hesabını veriyor zaten.
Ama o tabutta yatan Aysel Tuğluk bile olsa, böyle bir muameleyi hak etmezken, ölmüş annesine yapılanın hiç izahı olmaz.
O cenazeye, bu muameleyi kendilerinde hak görenler, ülkeme yıllarca izi silinemeyecek bir leke sürdüler.
Sözün özü.
Benim ‘yalnız ve güzel ülkeme’ yazık edilmiştir.
Lanet olsun, bize bu kötülüğü yapanlara