limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Üçüncü Meşrutiyet Ve Sonrası
Yazarlar // 19 Temmuz 2014 Cumartesi 00:00

İsmail BAŞARAN

Rahmetli Mahmut Goloğlu hukukçu bir milletvekiliydi.
1960 öncesi  Demokrat Parti’nin Trabzon Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunuyor ve partisinin de gurup başkan vekilliğini sürdürüyordu. Bir dönemler Trabzon’da mesleğimizi icra ettiğimiz dönemlerde aynı gazetenin yan yana sütunlarında komşuluk yaptığım ve kendisini tanımış olmaktan gurur ve onur duyduğum rahmetli Goloğlu’nun yazdığı bir dolu kitaptan birisi de “3.Meşrutiyet” adını taşımaktadır. Mahmut Goloğlu bu kitabında 1923 ve 1946 yılları arasını yani tek parti dönemini anlatmaktadır.
Tek parti döneminin bu bölümünü değilse bile 1960’a kadar olan bölümünün bir kısmını, çocukluğumda olsa da, yaşayanlardan birisiyim.
Benden bir önceki kuşak insanlarının bire bir yaşadıkları benim de kenarından köşesinden yaşayıp hissettiğim bir durum vardı.
Tek partili iktidarların bürokratlar ve iş adamları üzerinde hissettirdiği baskısı.
Yazılı olmayan ve kanuna kitaba sığmayan baskıydı bu.
O dönemlerde insanlar özellikle de çevrelerinde sevilip sayılar iş adamları iktidar partisinin karşısında politika yapmaya çekinirlerdi.
Siyasi partilere girmemek için her türlü bahaneyi uydururlar işlerine güçlerine bakarlar politikayı akıllarının ucuna bile getirmezlerdi.
Neden?
Korku falan değildi bu.
Ancak çekinirlerdi işte.
Ya iktidar maliyecileri gönderir hesaplarımı incelettirirse.(Hoş inceleseler de belki bir eksiklik bulamayacaklar ancak, defterlerin incelenmek için alınması bile hoş kaçmazdı o dönemlerde)
Ya belediye zabıtaları gelir işyerinde olur olmaz ileri geri konuşur ve eksik ararlarsa..
Ve bunun gibi basit nedenlerden çekinirlerdi işte iktidarın karşısında bir siyasi partide yer almaya ve politika yapmaya.
İyilikleri yanında bu ve benzeri iyilik olmayan durumları da vardı tek parti iktidarlarının.
3. Meşrutiyet diye adlandırılan dönemin ardından yıllar geçti.
Türkiye çok partili hükümetlerle koalisyonlarla tanıştı, uyguladı.
Azınlık hükümetleri kurdu. Köprülerin altından çok sular aktı sonunda yine tek parti iktidarına sıra geldi.
Son günlerde kulaklarıma gelen fısıltılar bana işte o günleri hatırlattı.
Neler fısıldanıyor piyasalarda ve genç kuşaklar neden siyasi iktidarın karşısında bir siyasi partide yer almakta çekince görüyorlar?
Kolay değil.
Devir ekonomi devri. Özellikle yarınlarını kurabilmek için işe ihtiyaçları olan genç kuşak politikacılar ve politika sevdalılarında “Bana ihale ve iş vermezler mi? Defterlerimi alıp incelerler mi?” korkusu ve çekincesi mi hâkim?
Kolay değil Türkiye yine tek parti hükümetiyle yönetiliyor.
Adına siz isterseniz dördüncü meşrutiyet deyin ister ileri demokrasi…
O sizin bileceğiniz iş…

SOSYAL MEYDAYI İZLEMİYOR MUSUNUZ?
Samsun’da yerel medyayı bitirme planı mıdır bilemem de garip bir çalışma yapılıyor.
Özellikle yerel yönetimlerin başındaki patronların yani başkanların yaptıkları her şey sosyal medya aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılıyor.
Es kaza bir belediye başkanı bir çocuk mu sevdi ve de bu fotoğraflanıp sosyal medya aracılığıyla kamu oyuyla mı paylaşıldı.
Yandı gülüm keten helva…
Tüm belediye başkanları artık çocuk seviyor, kucaklıyor öpüyor, bu da fotoğraflanıp sosyal medya aracılığıyla paylaşılıyor halk da yiyor bunu…
Yok beyler halk yemiyor bunu başkanların çevrelerindekiler, başkanlara halkın bunu yediğini anlatmaya çalışıyor.
Sadece paylaşılanları gösteriyorlar…
Belediye başkanlarına gösterilmediğine adım gibi emin olduğun bir konuya dikkat çekeceğim.
Bu da sosyal medyada paylaşıldı ancak başkanlar görmemiştir veya gösterilmemiştir kendilerine.
Paylaşılan konu aynen şöyle:
“Sayın; İlkadım ve Samsun Bütün şehir belediyeleri, Başkan ve personeli unutmayınız ki aldığınız maaşı halk olarak bizler veriyoruz, dolayısı ile patron biziz! Oyları aldım, nasıl olsa beş yıl buradayım diyemezsiniz, Çatalarmut Mahallesine bir sülün heykeli koymakla hizmet mi yaptık zannediyorsunuz, kaç kez dilekçe yazdım sürekli mazeret üretiyorsunuz, Çatalarmut mahallesini ya mezbelelikten kurtarın ya da çekin gidin, Belediyeler ağlama duvarı değildir. YEDAŞ mı, YEPAŞ mı aynı sözüm sizin içinde geçerlidir. Kamuoyuna saygılarımla arz ederim…”
Olur ya sosyal medyada okumamışsanız burada okuyunuz bari…
Belki vatandaşların sorunlarını çözersiniz…

GÜNÜN FIKRASI
Bir partide Temel, güzel bir bayanın yanına yaklaşmış ve ona 3 soru sormak istediğini söylemiş. Kadının kabul etmesi üzerine Temel başlamış:
- Size bir milyar lira versem bu gece penumlan peraper olur misunuz ?
- Neden olmasın?
- Peçi, 50 milyon versem penumlan peraper olur misunuz ?
- Siz beni ne sandınız?
- Ne olduğunu anladuk da, fiyatta anlaşmaya çalışayruk...

GÜNÜN SÖZÜ
Ölümden niye korkacağım ki? Ben varken o yoktur, o gelince de ben olmayacağım. Montaigne

DUVAR YAZISI
Eyy Yükselen Yeni Nesil! İn Ulan Aşşağıya