limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Türkiye'nin Deprem Gerçeği ve Siyaseti
Yazarlar // 6 Şubat 2024 Salı 08:55

Ragıp GÖKER

Bugün günlerden 6 Şubat.
Geçen yıl tam da bugün, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsıldık.
İlki Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesi olmak üzere 7.4 ve 7.6 şiddetinde iki deprem, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa, Elazığ, Diyarbakır, Osmaniye Adana ve Mersin'de büyük hasara yol açtı.
Bu iki büyük depremde en büyük hasarı 'Kadım Şehrimiz' Hatay gördü.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 120 bin kilometrekarelik alanı etkileyen ve etki alanı bakımından dünya deprem literatürüne geçen felaketin, 11 il ile 124 ilçemizdeki, 6 bin 929 köy ve mahallede ağır yıkımlara sebep olduğunu söyledi.
Yerlikaya, büyük yıkımda 53 bin 537 canımızı yitirdiğimizi, 107 bin 213 vatandaşımızın da yaralandığınTürkiyeı belirtirken, felaketin 14 milyon vatandaşımızı da doğrudan etkilediğini ve  depremden zarar görenler arasında toplamda 441 bin 567 hak sahipliği belirlendiğini de bildirdi.
Sözün özü büyük bir yıkım yaşadık,
Yitip giden 53 bin 537 canımızın yanında elbette lafı olmaz ama bu büyük yıkım ekonomimize de ağır bir darbe vurdu.
Ölümlerin daha çok, deprem bölgesine zamanında ulaşılamamış olmaktan kaynaklandığı da iddialar arasındaydı.
Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, felaket sonrası geçen yıl 27 Şubat'ta gitti Adıyaman'da ziyaret ettiği depremzedelerle konuşurken, "Maalesef ilk birkaç gün Adıyaman'da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Sizden helallik istiyoruz" demişti.
Cumhurbaşkanı'nın bu açıklaması, ülkemizin deprem gerçeğini ve bu gerçekle mücadeledeki başarı durumumuzu aslında yüzümüze bir tokat gibi çarpıyordu.
Deprem kuşağındayız.
Kadın Anadolu topraklarının altında yüzlerce fay var.
Her biri de hareketli.
Nerdeyse her gün ülkemizin bir yerinde irili ufaklı depremler oluşuyor.
Ki,
Samsun'un şehir merkezi de, ülkemizde büyük depremleri oluşturan Kuzey Anadolu Fayı'nın yaklaşık 80 kilometre uzağında kurulmuş bir şehirdir.
Yaklaşık 25 yıl önce 17 bin dolayında vatandaşımızı yitirdiğimiz Marmara depremini de oluşturan Kuzey Anadolu Fayı, Ladik'ten geçiyor biliyorsunuz.
İnsan hafızası çabuk unutuyor ama Marmara depreminin oluşturduğu büyük yıkımı çok çabuk unuttuk ancak, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin sebep olduğu büyük felaket, deprem gerçeğini bize bir kez daha hatıratmıştı.
Yer bilimciler, Kuzey Anadolu Fayı'nın yakın gelecekte İstanbul'u etkileyecek büyük bir deprem oluşturacağını iddia ediyor ama bu fayın Ladik’ten geçen bölümünün de her an büyük bir depremi oluşturma ihtimali de var.
Ki;
Naci Görür Hoca'dan başka Kahramanmaraş merkezli depremlerin olabileceğini ileri süren bilim insanı da yok gibiydi.
Deprem bir gerçek bizim için.
Her an buna hazır olmalıyız.
Hani ''Yağmur suyu doğaya zarar vermez, su taşkını yıkma ve ölüme sebep olur'' diyoruz ya, deprem de öldürmez aslında.
Yıkıma, dolayısıyla can ve mal kaybına, depreme dayanıksız olarak inşa edilen binalar sebep oluyor maalesef.
Japonya'da da depremler oluyor.
Hem de birçoğu 7 ve üzerindeki şiddetle oluşuyor.
Can kaybı yıkımla olmuyor görüldüğü üzere.
Japonya’daki depremlerde hayatını kaybedenlerin çoğu deprem sonrası oluşan tsunamilerden kaynaklanıyor.
Demem o ki, depremlerde yıkımları, dolayısıyla can ve mal kayıplarını önlemek mümkün.
Bunun önlemini alacak olan da siyaset kurumudur.
Bir kere, adına ''İmar Barışı'' denen imar aflarını çıkarmayacağız.
Depremde kağıttan kuleler gibi yıkılan binaları yapan müteahhitlerin gözünün yaşına bakmayacağız ve gerekirse en ağır cezayı vereceğiz.
Kısaca depreme dayanıklı binaları yapacağız ve olsa bile can kayıplarımızı en aza indireceğiz.
Yerleşim yerlerindeki yapı stokumuzla ilgili uyarıları dikkate alacağız.
Bu nedenle şu sıralar, CHP'nin Büyükşehir Adayı olan Cevat Öncü'nin, İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı iken yaptığı bu konudaki uyarıyı ve buna paralel olarak hazırladıkları kent raporunda altı çizilen şehrimizin deprem gerçeği ile ilgili tespitlerini ve buna dair yapılması gerekenlerle ilgili uyarılarını şahsen çok önemsiyorum.
Benim önemsediğim gibi ''Asrın Felaketi'' dediğimiz Kahramanmaraş merkezli depremlerden önce kendilerine sunulan bu konudaki raporun tüm siyasetçilerce de dikkate alınmasını dilerim.
Siyaset çözüm üretme sanatıdır.
''Verin yetkiyi, görün etkiyi'' ya da, yerel yönetimle, merkezi yönetimlerin aynı ve uyum içinde  olması gerektiği gibi söylemlerin siyaseten getirisi olabilir elbette ama bu türden siyasi söylemler, depremlerin sebep olduğu yıkımı ve kayıpları önleyemiyor maalesef.
Bugün 6 Şubat.
Büyük felaketin üzerinden koca bir yıl geçti.
Deprem gerçeğimizle ilgili öngörme ve önlem alma konusunda ne kadar yol aldık dersiniz.
Bu sorunun cevabını ülkemizin herhangi bir yerinde oluşacak bir depremin ardından verebilirim ancak.
Allah ülkemizi 6 Şubat felaketi gibi felaketlerden korusun.