Tamam kabul ediyorum.
Samsunspor geçmişinde ekonomik krizler yaşadı.
Sezon içinde defalarca salma salarcasına ve ''Pamuk eller cebe'' dercesine iş insanlarının kapısı çalındı.
Kulüp başkanları istedi.
Yetmedi.
Belediye başkanları ricacı oldu.
Yetmedi.
Valiler istedi.
O da yetmedi.
Hatta kimi zaman, abanın altından sopayı gösterir gibisinden bile ricayı aşan sertlikte oldu bu yardım talepleri.
Samsunspor o yardımlarla yaşadı elbette ama hep ıstıraplı günleri oldu.
Toplanan o paralar, Samsunspor'u ne ondurdu, ne de öldürdü.
Samsunspor, hep can çekişti aslında.
Şimdi, ''Samsunspor'un artık bir sahibi var, ne diye biz para verelim'' diyenler çıkabilir.
Ki;
İstanbul Sanayi Odası (İSO'nun her yıl geleneksel olarak açıkladığı bin büyük firması arasına Samsun'dan 11 firma sokmakla övünüyoruz haklı olarak.
Ve fakat.
İzmir'de bir inşaat firması yedi İzmir kulübüne sponsor oluyor ama Samsun'da Türkiye'nin bin büyüğü arasında girmiş firmalarımızdan biri bile Samsunspor'un 'Atatürk Armalı' şanlı formasına sponsor olmaya yanaşmıyor.
Sonra da kahvehane köşelerinde, ya da dost sohbetlerinde ve dahi medya tartışmalarında ''Samsun'un sahibi yok'' diye dert yanıyoruz.
Para sahibi bile Samsunspor'un yegane markasına destek olma konusunda bigane kalıyorsa, sokaktaki Ahmet ve Mehmet'ten şehrin sahibi olmasını ne diye bekleyelim.
O zaten düşmüş kendi derdine.
Ekmek bile olmuş iki lira.
Açlık sınırının altında kalmış asgari ücretle, ağızlarını açarak ebeveynlerinden yiyecek bekleyen kuş yavruları misali, kendisini evindeki sofrasında bekleyen yavrularını doyurmanın derdine düşmüş.
Hal böyleyken, Samsunspor'un maçlarında yine de onlar var.
Locaların değerinde satılmasından vazgeçtim, ''Yardım kampanyası'' adı altında düzenlenen etkinliklerde hangi iş insanının kaç forma ve kombine aldığını gördü bu gözler, işitti bu kulaklar.
Ama sanayi sitesinde çalışanlar haftalıklarından artırdıklarıyla yine de bilet alıp her hafta maçlara geliyorlar.
Çoğu deplasmanlar da bile takımlarını yalnız bırakmıyor.
Neden acaba!
Futbol sevgisiyle açılanabilir mi bu durum sadece.
Bunun adı forma aşkıdır ve dahi kelimelerle ifadesi zor bir tutkudur.
Şehir bilinci ve şehir sevgisidir ayrıca bunun nedeni.
Hani ''Samsunspor'un artık bir sahibi var ve biz neden para verelim, diyenler vardır.’’ diye söyledim ya.
Ve o nedenle, iş insanlarının formaya reklam sponsoru olmaktan imtina ediyor olabileceklerini de söyledim ya.
Şunu da söyleyeyim.
Sanayi çalışanı, her maç için bilet alırken ve hatta deplasmanlarda bile takımını yalnız bırakmıyorken, ''Samsunspor'un artık bir sahibi var'' diye düşünmüyor.
Yüksel Yıldırım'dan beklemiyor bileti.
Su ayrıntıyı unutmayalım.
Samsunspor Yüksel Yıldırım'ın şirketine satılmışsa, bu durumun oluşma sebebi Yüksel Yıldırım değildi.
Sensin ve benim buna sebep.
Hepimiz sorumluyuz yani.
Samsunspor'u ve formalarını konuşuyor Türkiye.
Geçen yılın gri forması efsaneydi.
Hala da öyle ama Samsunspor 'Mor forma' ile çıtayı bir az daha yükseltti.
Ligler henüz başlamadı bile ama Samsunspor'un mor forması şimdiden dillere pelesenk oldu.
Formaya reklam verecek iş insanlarımıza iyi bir fırsat da doğmuş oldu aslında.
Bu fırsatı hangi iş insanımız değerlendirecek onu da merak ediyorum doğrusu..