CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Samsun’dan geçti. Kılıçdaroğlu kimdir önce bu sorunun yanıtıyla başlayalım. Kılıçdaroğlu Demokrasi ile yönetildiği söylenen Türkiye’nin ANA Muhalefet Partisi’nin lideridir. Eskiden Siyasi parti liderleri ile gelişlerinde Belediye Başkanları başta olmak üzere zevat tarafından karşılanırdı.
Artık İlin Büyükşehir Belediye Başkanı bile karşılamıyor, neden çün9kü kendi partisinden değil. Çünkü karşılasa partisinden ihraç edilir. Sadece Büyükşehir Belediye Başkanı mı hayır… Vali yok, Emniyet Müdürü yok, diğer zevat yok. Çünkü Türkiye artık demokrasiyle değil, korku imparatorluğu tarafından yönetiliyor. Bir siyasi parti genel başkanı gelince Emniyet Müdürü bile yanında olamıyor.
Kısaca Türkiye korku imparatorluğu haline getirilmiş durumda. Senin partin, benim partim diye ayrıştırılmış durumda. İşte tek parti iktidarı budur. Çoğu bilmez, benim yaşımdakiler Türkiye’nin daha önce tek parti iktidarı tarafından nasıl yönetildiğini bilirler. Çünkü çoğu yaşamıştır.
Küçük bir çocuktum savaştan yeni çıkmış Türkiye’de buğday bile bulunmuyordu. Buğdayın nasıl taslarla dağıtıldığına tanık birisiyim. Ekmeğin karneyle dağıtıldığını yaşadım. Dedim ya Türkiye savaştan yeni çıkmıştı. Kurtuluş savaşından çıkmıştı. Mustafa Kemal Atatürk’ün beraber yürüdüğü arkadaşları değildi iş başında, muhalefet gelmişti göreve. Ekmek bile zor bulunuyordu.
O günlere geri geldik sanırım. CHP işbaşındaydı, bu tür bir yönetim, kısaca tek parti yönetiminin sonunda Türkiye’de Demokrat parti kuruldu, insanlar buğdaya da ekmeğe de ulaşabildi. Yeni parti kurulunca dış güçler yardıma başladı, kıtlık ortadan kalktı çünkü Amerika uzaklardan ses yükseltti yardımlar geldi.
Bugünlerde yine Amerika uzaklardan ses yükseltti. Türkiye’de kalkışım yapan FETO liderini himayesi altına aldı, Türkiye yine partiler tarafından ayrıştırıldı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti FETO Liderini ABD’den alamadı. Herhalde almak istemiştir de vermemişlerdir.
Bir8 zamanlar Türkiye’ye ABD yine başkaldırmıştı ancak o zaman bir Lider ne yapmıştı? ABD’ye kafa tutmuş ve Türkiye topraklarındaki ABD Üslerini kapatmış ve el koymuştu. Bunu şimdi yapamıyoruz, çünkü Dünya Devleti olarak bağımlıyız, bir darbeciyi bile alamıyoruz. ABD’ye gönderin FETO’yu yoksa Üslerinize el koyacak ve oralara Türk Bayrağı asacağız diyemiyoruz. Çünkü artık sözümüzü dinleyen yok, çünkü artık güçlü bir devlet değiliz. Fakat Dünya Lideri tarafından yönetiliyoruz, biz öyle biliyoruz.
İşte gelinen durum bu… Türkiye ayrıştırıldı. Türkiye bölünmeye yüz tuttu. Senin partin, benim partim deniliyor.
Bu tutum özellikle de İktidar Partisi için iyi sonuç vermeyebilir. Hastalıkla ve açlıkla, işsizlikle ve her gün yeni gelen zamlarla boğuşan Türk insanında bıçak kemiğe dayanmış durumda. Dedim ya aynı filmi bir daha izlemek istemiyoruz. Yıllar önce izlediğim filmde Adnan Menderes uçakla kaçarken uçağı bir ovaya indirilmiş ve yakalanmıştı. Sonrası malum yargılanmalar ve Yassıada duruşmaları, sonunda demokrasimize kara bir delik. Neden biz bu demokraside hep kara delikler açıyoruz ve açılmasına izin veriyoruz? Suç vatandaşın mı, yönetenlerin mi? Önce bu sorunun yanıtını bulup çözümü için uğraş vermeliyiz...