Türkiye’nin sonu nereye doğru gidiyor, üretmeden tüketen bir ülke haline nasıl geldik sorularının sorulmasının vakti geldi de geçiyor. Türkiye artık kendi kendine yetemiyor.
Evinde koyun ve keçi beslenen bir evde çocukluğu geçen ve o hayvanların sağımıyla elde edilen sütleri içerek okula giden bir nesilden geliyorum.
İşte o günlerde garip bir olaya da tanık olmuştum. İlkokul yıllarımda okulda süt tozundan yapılmış süt dağıtılmaya başlanmıştı. Oysa arkadaşlarımın çoğunun evinde de inek ve koyun keçi vardı, kırsala yakın bir beldeydi yaşadığım okula gittiğim yer. O süt tozundan yapılan sütü içmemek için de sür sıranın arkasına kaçıp dururduk.
Aradan 60 kadar yıl geçti, Türkiye yine doğaldan ayrılmış durumda. Nedeni için çok düşünmeye gerek yok, yem fiyatları, hayvancılığın desteklenmemesi bunların nedenleri arasında.
Dün sabah TV’de haberleri izlerken bir reklam dikkatimi çekti, işte o reklam beni 60 yıl kadar geriye getirdi. Köyde bir kasa kurulmuş sabah kahvaltısı yapılacak. Aile fertleri kahvaltıya başlarken bir şişe sür geliverdi masaya. Bu bir zincir marketin reklamıydı.
O süt şişesi yerine o masada ahırdaki hayvanın sağılması sonucu ısıtıldıktan sonra masaya gelecek süt olmalıydı. Maalesef işte bu reklam bile Türkiye’nin üretim toplumundan tüketim toplumuna nasıl döndüğünün göstergesidir.
OMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan da bir açıklama yaptı sadece Türkiye’de değil , "Dünya genelinde yetersiz beslenme ve açlık sorunları yaşayan 821 milyon insan bulunmakta, her gün yaklaşık 13 bin kişi açlık nedeniyle ölmektedir" dedi. Bu yetersiz beslenmenin gerekçesi ne hocam? Üretin yetersizliği mi yoksa vatandaşın üretileni almakta çektiği maddi sıkıntı mı?
MİLLETİ AYRIŞTIRMAYIN
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, bir konuşmasında aynen bunları söyledi: "AK Parti'den önce kadınların inançlarından dolayı ötekileştirdiği bir Türkiye vardı, hani eğitim hakkından mahrum kaldığı bir Türkiye. Sadece kadınların değil toplumun tüm kesimlerinin ayrıştırılmaya çalışıldığı bir Türkiye. Aslında o yıllarda hayatımızda birçok şey yoktu. Şimdi saymaya çalışsak uzun bir liste. Bu hastaneler yoktu, bu yollar yoktu, bu icraatlar yoktu. Bu projeleri hayata geçirmek için gece gündüz demeden, yolları, dağları aşmak suretiyle, vatandaşın elini sıkan, yanında olan, onun derdi ile dertlenen gece uykusu kaçanlar yoktu.”
Sayın Karaaslan Türkiye’de insanlar AK Parti’den önce pek de ayrıştırılmıyordu. Ne kimsenin başının bağlı olup olmadığına ne de pantolon giyip giymediğine, kimin kara çarşaf örtünüp örtünmediğine bakılmıyordu. Yaşadığınız köyde böyle bir ayrımcılık mı vardı, o zaman AK Parti yoktu biliyorsunuz. İnsanlar istedikleri gibi giyiniyorlardı. İnsanlar arasındaki ayrıştırma Müslümanlıkta yoktur ancak Musevilikte vardır, bu da unutulmamalıdır. Asıl bu baş bağlama konusunu eğer yolunuz düşer de İzmir’de “Meryemana Kilisesine” giderseniz oradaki İKON’da görebilirsiniz.
İnsanlar Türkiye’de AK Parti geldikten sonra ayrıştırılmış olmasın sakın. Kimlerin daha önce başlarını nasıl bağladıkları şimdi nasıl bağladıkları ortadadır. Lütfen kimse kimsenin dinine imanına karışıp duygu sömürüsü yapmasın.
GÜNÜN SÖZÜ
Sizi başkalarının övmesini istiyorsanız, kendiniz hakkında iyi bir şey söylemeyin. (Pascal)