Tekkeköy Belediye Başkanı Hasan Togar’ın, Belediye Meclisinde CHP’li üye Tansu Çıkış’ın sorularına cevap verirken ‘’Ragıp Abi’nin de buralarda yerleri var’’ demesine gülüp geçtim.
Ama ‘’Arkadaşlarım devamı var’’ dediklerinde konuşmanın geçtiği video görüntülerini izledim.
Meclis üyelerine nutuk atan Togar, ‘’Hiç kimse masa başında oturup, bir elinde sigara, bir elinde rakı kadehi olup da Tekkeköy’ü çok seviyorum diyemez’’ demiş.
Bu sözden alınmalı mıyım bilemedim.
Sigara’yı bırakalı yaklaşık 15 yıl oldu.
Mecbur kalmadıkça kahvaltılı ve yemekli basın toplantılarına bile katılmadığım için rakı masalarına da meze olmam düşünülemez.
Ama Samsun’da oturduğum halde Tekkeköy’ü çok sevdiğimi söylerim.
Bunu yazılarımda da sık sık dile getirim.
Başkan, halüsinasyon görmüyorsa bunları nasıl ve neresinden uyduruyor bilmiyorum.
Velev ki birisi, bir elinde rakı kadehi, bir elinde sigara olduğu halde Tekkeköy’ü sevdiğini söylesin.
Ne var bunda şaşacak.
Olup biten, rakı masasında konuşuldu diye, bir yerlerde oluşan rezaleti görmezden mi gelelim.
Hasan Togar, Aşağıçinik’de arazilerimin olduğunu nerden çıkardı, ona da şaşırdım.
Köyde tek karış toprağım yok, köyde olmadığı gibi, bu güne kadar aslında hiçbir yerde tek karış toprak edinmedim.
Anamın ve babamın da köyde toprakları yok bilesiniz.
Varlıklı biri olmayı kim istemez.
40 yılı aşan meslek yaşamımda insan biriktirdiğim doğrudur, en önemli servetim de budur zaten.
Meseleyi kişiselleştirmek istemezdim ama dipnot olarak ayrıca şunu da belirteyim 17 yaşına ulaşmış bir otomobilden başka da bir varlığım yoktur.
Togar, suçlu mu, değil mi bilmem, ona ben karar veremem zira.
Ama suçluların telaşı içine düşmüş biri gibi davranıyor ve konuşuyor, bu da çok belli oluyor.
Başkanın, işlerini takip ettikleri için hibe edilen o lüks makam aracı ile ilgili konuşurken ‘’Şahsıma alsam ruhunuz bile duymazdı ‘’ demesi tam anlamıyla bir hezeyan halinin dışa vurumudur aslında.
Bu ne demek şimdi?
Kimse kusura bakmasın ama bu durum, benim kafamda soru işaretlerinin oluşmasına neden oldu.
‘’O firmanın bağışı, makam aracıyla sınırlı kalmış olabilir mi?’’ diye soruyorum kendime.
Olmayan şeyleri varmış gibi gösteren bir belediye başkanının, hibe araçla ilgili söyledikleri ne kadarı doğrudur bilemedim.
Başkanının ‘’İlçemi kirletiyorlar’’ diyerek yaptığı açıklamalar sonrasında, o fabrikalardan birinin ruhsat işini görmek için belediyenin iş takipçiliği yapması ve bu nedenle bağış kabul etmesi, kamu ciddiyetiyle izah edilir bir durum olamaz.