Ne zaman gazetelerde öyle bir haber görsem o gün aklıma gelir.
Aşağıçinik Köyü ilkokulunda aldım ben ilk eğitimimi.
Çocukluğumun geçtiği köyümüzde babam, dede evinden ayrılmış kendisine verilen iki yorgan, bir çaput kilimden oluşan eşyalarımızla, altı kişilik ailemiz mübadele öncesi köyün sahibi olan Rumlardan kalma o ahşap eve taşınmıştı.
Rahmetli dedem, babama ekip biçmesi için iki küçük tarla da vermişti. 3-5 tavuk, bir horoz bir düve bir de tosunumuz vardı. Babam tek tosunu olan başka bir komşumuzla dönüşümlü olarak iki parçadan oluşan tarlasını ekip biçerdi.
Dört kardeştik, bizi bu iki küçük tarlada ürettiklerinden elde ettiği gelirle doyuramayacağını anlayınca çareyi Samsun’a göçmekte bulmuştu babam. 1968 yılında göçtüğümüz Samsun’da Yenidoğan Mahallesindeki o bodrum katına yerleşmiştik.
Babam, eski adı Nafa olan YSE Bölge müdürlüğüne amele olarak işe girmişti.
Ben köyden kente göçtüğümüz yıl bir süre çıraklık ettim. Mahmut Sarı’nın manifatura toptancılığı yaptığı mağazasında o küçük yaşıma rağmen hamallık bile ettim.
Sonra Babama okumak istediğimi söyledim.
Mithatpaşa’nın ortaokuluna kaydettirdi beni babam. Hatta “Kayıt doldu” gerekçesiyle okul idaresi beni okula almak istememiş, bunun üzerine babam, zamanın valisine kadar çıkmış. Valilikte görevli odacı makama sokmak istememiş ama bir şekilde içeriye giren babam, Vali Bey’den aldığı bir yazı ile okula kaydımın yapılmasını sağlamış.
1968 yılında köyden kente göçen bir ailenin çocuğu olarak demek ki giyim kuşamımız o kadar düzgün değilmiş.
O yıllarda da okullarda çocuklara giyim kuşam yardımı yapılırdı.
Bana da sınıfımızdaki kara tahtanın önünde ve sınıf arkadaşlarımın karşısında kırmızıya çalan kahverengi bir ayakkabı vermişlerdi.
Akşam yeni pabuçlarımla eve geldiğimde babam çocuklarını yardıma muhtaç bir hale düşürmüş olmanın ezikliği ile olsa gerek belki kendisine kızmıştı biraz ama hiçbir şey demedi. Tepki de vermedi.
Ama Annemin ağladığını unutamam.
O yaşlarda pek ayırtına varılamıyor olabilir.
Ve fakat derin izler bırakıyor bir insanda.
45 yıla yakın bir zaman geçti üzerinden.
Ben ne zaman gazetelerde böyle bir haber okusam, o gün gelir aklıma.
Yener Cabbar da dün yazmış, yardıma muhtaç çocukların sevindirilirken rencide edilmesindeki yanlışa dikkati çekmiş.
Bu çocuklara yardım götürenlerin iyi niyetinden şüphe etmem ben.
Ama biraz dikkat lütfen!
Yardım yapanların özenli davranmasını isterim ben.
Kaş yaparken göz çıkarılmasın.