“TAMPON BÖLGE”DEN “KÜRT KORİDORU”NA
“Tampon bölge”
“Uçuşa yasak bölge (No-fly zone, NFZ)”
“Koridor”, “Kürt Koridoru”…
Suriye’de bugünlerde oluşturulmak istenilen “Tampon bölge”, Kuzey Irak’ya kurulan sözde Kürdistan’ın “ Akdenize açılma yolu/koridoru” olmaktan başka neye ya da kime hizmet edeceğini kimse anlamış değil.
ABD’nin bile “Tampon bölge” konusunda kafası karışmış durumda.
Öyle ki, ABD bu konuda ikiye bölünmüş durumda veya “Tampon bölge” ye destek karşılığında “İncirlik üssü” pazarlığında… “ 2. Çekiç Güç” vakası mı yaşanacak, göreceğiz…
***
Bizler son “tampon bölge/uçuşa yasak bölge” golünü 1991’de yemiştik.
ABD öncülüğündeki koalisyon, Irak hava sahasının iki kesimini oradaki Kürt ve Şiileri Saddam’ın hava kuvvetlerinden korumak adına uçuşa yasak bölge ilan etmişti.
Şiiler i korumak için 32’inci paralelin güneyini,
Kürtler i korumak için de, Türkiye sınırına kadar 36’ıncı paralelin kuzeyini “uçuşa yasak bölge” ilan etmişti.
İşte bu karar Irak’ın kuzeyinde bugün kurulan sözde Kürdistan(!)’ın kurulmasına ve bugünlere gelmesine neden olmuştu.
***
Bugünlerde Ankara tarafından ısrarla talep edilen ve IŞİD’e müdahale için ön şart olarak öne sürülen Suriye’nin kuzeyi ve Türkiye arasındaki “Tampon bölge” için en büyük risk, bölgede yaşanması muhtemel gelişmeler sonrası oluşacak olan “otorite boşluğu”nun kimin tarafından ne şekilde doldurulacağıdır.
1991 yılında Kuzey Irak’ta 36’ıncı paralelin kuzeyinde oluşan son tampon bölge “otorite boşluğu” ve ABD’nin küresel güçlerinde desteği ile “bölge Kürtleri tarafından bağımsız bir yönetim” kurdurulmak suretiyle doldurulmuştur.
***
Oluşturulmak istenilen “tampon bölge” öyle görünüyor ki;ABD, NATO, Rusya, Çin, Türkiye, PKK-PYD, IŞİD Ortadoğu Ülkeleri/Halkları ve Suriye’nin içerisinde değişken olarak bulunduğu “ çok bilinmeyenli bir denklem” şeklinde karşımıza çıkacaktır.
Rusya ve Çin , tampon bölgeye ve Esad’ın düşürülmesine karşı olduğunu net/açık bir şekilde açıkladı.
“Tampon bölge ” ile oluşacak alandan, yaşanan süreçler sonrasında oluşacak otorite boşluğunu bölge Kürtlerinin doldurarak, “ Kuzey Irak petrolleri ve doğal gazı Kerkük dahil artık tüm kaynakların Suriye’nin kuzeyindeki yapıda inşa edilecek boru hatlarıyla direkt olarak Akdeniz’e çıkmayacağını kim garanti edebilir? ”
***
Bugün, Kuzey Irak’ta sözde Kürdistan(!)’ı kur(du)anlar, Rojava(!) yani sözde Suriye Kürdistanı(!) denilen bölgeyi de içerisine aldıktan sonra, hedeflerini saklamayan ve açıkça Türkiye Cumhuriyet sınırları içerisinde bulunan topraklara sözde “Kuzey Kürdistan(!)” diyebilen/dedirten zihniyet için sırada ne olduğu açıktır.
Düne kadar, bebek katili PKK Terör örgütü’nün siyasal borazanları; “Kobane(!) düşerse Ankara düşer” sözleri sarf ederken, bugün; sözde Kobane(!) Kantonu eş başkanı enver müslim denilen zat “Kobane düşerse Diyarbakır düşer” deme küstahlığını gösterebilmektedir.
BOP denilen illet e bakıldığında IŞİD’in Ayn el Arap’a düzenlediği saldırının etkilerinin Türkiye’de ne kadar güçlü şekilde karşılık bulduğuna bakılırsa hedefler/amaçlar açıkça görülmektedir.
Sözde “Bağımsız Kürdistan(!)” hayalleri ile tutuşanlar için BOPçu ve küresel babaların oyununu bu aziz Millet daha önce bozduğu gibi yine, güçlü, sakin, vakur, sabırlı ve soğukkanlı duruşu ile bozacaktır.
Hüseyin KURT