AKP ve MHP'nin, Ali Babacan'ın lideri olduğu DEVA Partisi ve Ahmet Davutoğlu'nun genel başkanlığını yaptığı Gelecek Partisi'nin seçimlere girmesini engellemek için milletvekili transferinin önüne geçecek önlemler almaya çalıştığı biliniyor. Bunun için de son günlerin konusu haliyle getirdi iktidar bu olayı. Nedeni basit, eğer milletvekili transferleri olursa bu iki parti meclise girecekler.
Haliyle de Cumhur İttifakı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki milletvekili sayısı azalacak ve istedikleri gibi karar alamayacaklar. Türkiye’de başkanlık sistemi belki de yeniden gündeme gelecek ve kararlar başkan tarafından değil meclis tarafından alınacak. Meclis’te çoğunluk Cumhur İttifakı’ndan çıkanca da hiçbir karar alınamayacak. İşte bu nedenle AK Parti ve MHP milletvekili transferlerinin olmaması için uğraş veriyorlar.
Tarih yalan söylemez, gerçekler tarihin sayfalarında yer alır. AK Parti’nin kuruluş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdiği günleri dün gibi hazırlıyorum. Çünkü Samsun’da o günlerde çıkardığımız bir gazetenin ofisine gelmişti kurucuların bir bölümü. Gelenlerin arasında Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da vardı. O dönemde parti kuruyordu. İşte tam o dönemde AKP 51 milletvekili transfer etmiş Meclis’e de böyle girebilmişti. AK Parti transfer ettiği milletvekilleriyle Meclis’e girmiş, bunu ise bugüne kadar kimse unutmamıştır. Kısaca milletvekili transferleri de böyle başlamıştı.
Cumhur İttifakı’nın liderleri İYİ Parti kurulur ve meclise girmesi milletvekili transferleriyle sağlanırken bugünleri görememişlerdi belki de. Ancak derelerin altından çok sular aktı. Artık yolun sonu görünmeye başlandı. Eğer şimdi Deva Partisi ve Gelecek Partisi milletvekili transferiyle Meclis’e girerse sistem belki de değişecek, hesaplar sorulacak. İşte bütün dert bu, İktidarı bırakmamanın arkasında yatan, hesap sorulma ve hesap verme gerçeğinin olmasıdır belki de. Hesap sorulabilir, hesap sorulmasından korkulmaması ve sorulan hesabın da verilmesi gerekir.
PENCEREDEN BAKINCA NE GÖRÜYORSUNUZ?
Arjantinli unlu golfçu Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı. Bir sure sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı.
Kadının anlattığı öykü De Vincenzo'yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine. Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona, " Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın" dedi.
Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, Profesyonel Golf Derneğinin bir görevlisi yanına geldi.
"Otoparktaki görevli çocuklar bana gecen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanına bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunu söylediler bana" dedi. De Vincenzo evet anlamında basını salladı.
" Evet" dedi görevli, Sana bir haberim var. O kadın bir sahtekârdır. Üstelik hasta bir çocuğu da yok. Seni fena halde kandırmış arkadaşım." De Vincenzo, "Yani ortada olumu bekleyen bir bebek yok mu?" dedi. "Hayır, yok " dedi görevli. " İste bu, bu hafta duyduğum en iyi haber " dedi De Vincenzo….
Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan birisinin sokaktaki çamuru diğerinin ise gökteki yıldızları görmesi gibi… Siz hangisini görüyorsunuz?
Sahi Samsun’un tam da ortasında oturuyorsanız pencerenizden baktığınızda ne kadar yeşil görebiliyorsunuz?
Araştırmalar diyor ki kişi başına düşen yeşil oranı yedi metrekare olmalıdır.
O zaman Samsun’da yerel yönetimlerin bu konuda üzerlerine düşen görevi yerine getirdiklerine inanıyor musunuz?
GÜNÜN SÖZÜ
İnanılması en zor dedikodular, aptalların belleğinde en uzun süre kalanlardır.
(Delavigny)