Yazarlar // 28 Ekim 2013 Pazartesi 00:00
Ragıp GÖKER
Olimpiyat oyunlarını İstanbul'a vermediler.
Olimpiyat komitesinin üyeleri bir seçim yaptılar. bu yükün altından bizim değil de Japon’ların kalkabileceğine inandılar ve kararlarını 'TOKYO' olarak açıkladılar.
Bu bir yarıştır, sonucunda bir kazananı ve bir de kaybedeni olacaktı. Biz bu yarışın kaybedeni olduk.
Bu kadar basit aslında.
Hükümete muhalefet eden bir kaç kişi bu duruma sevinmiş.
Çok doğal bir durum.
Misal.
Bizim evde ben oyunların İstanbul'a verilmesini çok istedim.
Sonuç açıklandığında üzüldüm.
Karım ise benim gibi düşünmüyordu.
Olimpiyat oyunlarının ülkemize büyük bir yük getireceğini düşünüyordu.
Endişeliydi.
Sonucu üç aşağı, beş yukarı tahmin de ediyordu.
"Böyle olacağı belliydi" dedi.
Benim kadar sonuca üzülmedi belki ama sevinmedi de.
Dünyanın sonu değildi çünkü.
O da, ben de muhalifiz aslında. Ama bu konuda farklı düşündük biz.
Türkiye bir yarışa girmiştir. Bu yarışın kazananı ülkemiz olmamıştır.
O kadar.
Nedir o tweet atmalar
"Kına stokları tükendi" gibi sözler.
Böylesi sözler olimpik ruha aykırı aslında.
Bu sonuca bakarak şunu çıkarabiliriz.
Hükümet ve özelliklede Spor Bakanı Suat Kılıç, bu yarışı ölüm kalım meselesi gibi görmüş anlaşılan.
Ya da bunu hükümet icraatı gibi algılamış, o tweetlerden bu anlaşılıyor.
Kazansaydık, bunu ülkemizin başarısından çok hükümetin başarısı gibi sunacaktı anlaşılan.
Sen öyle düşünürsen, muhaliflerin de aksini düşünür.
Bunu kabul et.
Aslında konuyu bu boyuta taşımak ta çok yanlıştı.
Bu sonuç hükümeti düşürecek bir sonuç olmadığı gibi, muhalefeti de iktidara taşımaz.
Bakan Beyin bu anlamsız tweet çıkışını haklı ve meşru kılmak adına, muhalefete "İktidar olmak için bu kadar çaba gösterseler" şeklinde ayar verme çabaları da çok anlamsız düşüyor. Kaldı ki muhalefet partilerinin sözcülerinden olimpiyat oylaması sonucuna ilişkin bir yorum yaptıklarına da tanık olmadım ben.
Olimpiyat oyunları İstanbul'a yakışırdı.
Olmadı.
Demem o ki;
Bizim bu işi başaracağımıza tam olarak inanmadı adamlar. Oyunları yapma hakkını bize vermeyenlerin bizim muhalefetle bir ilişkisi olamaz. Tanımazlar Mine Kırıkkanat'ı da, diğerlerini de.
"Bir dahaki sefere inşallah" diyelim ve!
Kapansın bu mevzu.