Türkiye’de bir kurum var adı TÜİK, ne anlama gelir kimse bilmiyor da yaptığı açıklamalar vatandaşı artık çileden çıkacak duruma getiriyor. Yıllardır Samsun’da gerçek enflasyonun sokaktan ve pazardan belirlerdik ancak şimdilerde TÜİK belirliyor ya vatandaş da çileden çıkma noktasına gelmiş durumda.
Sadece sokak ve Pazar değil durumun içinden çıkılmaz duruma gelmiş olan. Hastaneler ve sağlık da aynı durumda, hasta olsan hastaneye gidiyor da orada hastalar doktor bulabiliyorlar mı işte orası meçhul. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “giderlerse gitsinler” demesinden sonra ne kadar doktor ve sağlıkçı gitti bilmiyorum da hastalar hastanede sıra bekliyorlar. Üniversite hastaneleri ve sağlık kurumlarının hastaneleri hep aynı sıra bekliyorsunuz doktor da bulabilirseniz işleri iyiye gidiyor demektir. Sadece sağlık değil tabi pazarda da paranız olsa bile yiyecek ürün ve meyveyi ucuz olarak bulamıyorsunuz. Peki, Vatandaşlar olarak bizler bu duruma nasıl geldik? Nasıl Türkiye bir anda yoksul bir ülke haline getirildi. Bunu başaran iktidarı da kutlamak gerekiyor.
İktidar ne yapıyor bu arada, maliye bakanı durumu nasıl idare ediyor biliyor musunuz? Sadece laf salatası yapıyorlar Ankara’dan. Oradan yapılan salata Samsun’a da geliyor elbette, ne yağı var ne tuzu ne tadı var. Sarayda yiyenler yiyorlar afiyetle.
Vatandaş da aç biilaç durumda çığlık atıyor, ne olacak halimiz diye birbirlerine soruyorlar.
Vatandaş olarak durumumuz hiç de iç açıcı değil. Bizim yaşadığımız ülkemizde yönetenlerin durumlarının iyice araştırılması gerekiyor.
Türkiye’de uçağa binmiş yolcular olarak bir uçağa binmişiz, ne zaman nasıl bindik onu da bilmiyoruz ya. Uçağa binmekte olan yolculara döndük. Yolcular bağırmazsa uçak kalkamayacak herhalde işte o zaman ne olacağız hep birlikte. Uçağına binenler kaçacak da vatandaş ne olacak o zaman.
Hikâyeyi bilmeyenimiz yoktur. Megaloman kralın, dalkavukları yüzünden düştüğü hali hikaye eden bu kıssayı kısaca hatırlatayım isterseniz. Giyimine düşkün kral, bir gün emir erini çağırıp, ülkedeki terzilere duyuru yapmasını ister. Duyuru şudur: Kim en güzel elbiseyi dikerse, onu sandıklar dolusu altınla ödüllendirileceği, beğenilmez ise kellesinin gideceğidir.
İlanı duyan terziler saraya koşar, ama çoğu bu cesaretinin bedelini kellesi ile öder. Fakat uyanık bir terzi saraya giderek krala bu işe talip olduğunu söyler. Nihayetinde işi alan terzi, haftalar sonra, sadece akıllıların görebildiği ama aptalların göremediği elbiseyi getirir. Doğal olarak, kral ve adamları, aptal konumuna düşmemek için “ortada elbise falan görünmüyor” diyemezler. Kral ilk törende, halkının huzuruna, bu sadece akıllıların görebildiği elbiseyle çıkar. Tabii kralın dalkavukları bu arada elbisenin özelliklerini halka anlatmışlardır. Aynı şekilde halk da aptal durumuna düşmemek için kralı alkışlar ve tezahüratlarla karşılarlar. Ama gel gör ki, bu tür entrikalara aklı ermeyen ufak bir çocuk, gördüğü manzara karşısında kendini tutamaz ve “anneee bak, kral çıplak” diye bağırır. Olayın büyüsü bozulur ve halk da “kral çıplaaak” diye bağırmaya başlar.
Çıplak kralların halkın gözünde gülünç duruma düşmemeleri için eleştirilere tahamüllü olmaları, yardakçıları da çevrelerinden uzaklaştırmaları gerekiyor sanırım. Yoksa bir çocuk çıkıverir ve… O çocuk Türkiye’de ne zaman ortaya çıkacak ve bağıracak acaba?
DEMİR VE SAĞLIK
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir yeniden sağlığına kavuşmuş ve işinin başına dönmüş. İnsanların sağlıkları konusunda ileri geri konuşmamak gerekir. Mevla’m kimseyi sağlıkla sınamasın, Sayın Demir görevinin başına ne zaman tam anlamıyla döner bilemem de sağlığına kavuşması iyi olmuş. Çünkü vatandaşlar olarak bizler de kimlerin işlerini nasıl yapabildiğini bilmemiz şarttır.
GÜNÜN SÖZÜ
Öğretmek, iki kere öğrenmek demektir. (Joseph Jaubert)