Köylünün üç oğlu varmış. Bir gün köye tellal gelmiş, davulu çalıp “padişah efendimiz Kıbrıs’a sefere gidiyor. Her evden bir erkek evlat istiyor” demiş. Köylü, büyük oğlunu öpüp "padişahımızın emri baş üstüne" deyip askere yollamış. Aradan bir kaç ay geçince oğlunun şehit olduğu haberi gelmiş. Köylü, büyük bir olgunlukla “vatan sağ olsun, padişahımız sağ olsun” demiş.
Aradan bir iki yıl geçmiş. Köye yine tellal gelmiş, davulu çalıp “padişah efendimiz Bağdat’a sefere gidiyor. Her evden bir erkek evlat istiyor” demiş. Köylü, bu defa ortanca oğlunu öpüp "madem padişahımız ferman eylemiş, başım üzerine" deyip askere yollamış. Aradan bir kaç ay geçince oğlunun şehit olduğu haberi gelmiş.
Köylü, yine büyük bir vakarla, gururla “vatan sağ olsun, padişahımız sağ olsun” demiş.
Aradan yine bir iki yıl geçmiş. Köye yine tellal gelmiş, davulu çalıp “padişah efendimiz Suriye’ye sefere gidiyor. Her evden bir erkek evlat istiyor” deyince, köylü, tellala “Yürü git, söyle o padişaha, ben de oğul kalmadı, benim belime güvenip sağa sola savaş ilan etmesin” demiş.
Bu bir fıkra mı yoksa gerçek mi bilmiyorum. Bildiğim tek konu var, fıkrada anlatılan Türkiye’nin ve Türkiye’yi yönetenlerin içinde bulunduğu durumun birebir kopyası. Önce yastık altındaki altınlar istendi, ardından pandemi dendi alışveriş yerleri kapandı sonrasında esnaf kuru ekmeğe muhtaç edildi. Esnaf’tan sonra vatandaş da ekonomik olarak dibe vurdu. Bu yetmezmiş gibi Belediyelerin bir bölümünün vatandaşa yardım yapması engellendi.
Ramazan Bayramı içinde Başkanlık sistemi bir karar yayınladı. Döviz alırken vergi ödeyecekler. Çalışanların maaşlarından yüzde bir emeklilerin maaşlarından yüzde birin yarısı tırpanlanacak.
Ben bir emekli olarak bu isteğe karşıyım. Nedeni basit; Benden kesilenler vatandaş olarak benim seçtiğim Cumhurbaşkanı, yardımcıları, Bakanların maaşları ve yardımcıları, Milletvekillerinin maaşları, ne kadardır beni ilgilendirmiyor, geçinip geçinemediği de ilgilendirmiyor, nedeni basit çünkü vatandaşın geçim sıkıntısı onları nasıl ilgilendirmiyorsa ben de vatandaş olarak onların baktığı pencereden bakıyorum hayata. Gelin sizlerin maaşlarından da kesilmesi için birlik olun. Ancak olamazsınız, çünkü çoğunuz geldiğinizden daha zengin ayrılıyorsunuz vekillikten.
Kısaca Türkiye’de bugünlerde eşitlik ilkesine uyulmadığını artık öğrendik, kimse anlatmaya da çalışmasın.
Osmanlı döneminde sarayda oturup halkın sesine kulak vermeyen padişahların nasıl kaçtıklarını unuttu millet. Çünkü milletin tek derdi artık ekonomi ve geçinememek. Türkiye’de ayrılan bakanlara ve ekonomilerine bakarken bir de İsveç’e bakın.
İsveç’in eski bakanı, 25 yıl milletvekilliği yapmış, üstelik yıllarca İsveç’in en büyük partisi olan Sosyal Demokrat İşçi Partisi başkanlığı görevini yürütmüş olan Mona Sahlin ne yapıyor biliyor musunuz? Kızının kurduğu bir temizlik şirketinde hafta sonları otel odası temizliyor, hiç gocunmadan… Ya o ayıp ya da bizde yapılanlar ayıp.
GÜNÜN SÖZÜ
Eğer gerçeği açıklamak istiyorsan, zarafeti terziye bırak... (Albert Einstein)