Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı.
Bu günü kutlayan vardır kutlamayan vardır. Ben çocukluğumdan beri kutlayanlardanım. AK Parti Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan da herhalde kutlayanlardan birisi olduğu içindir ki bir mesaj yayınlamış. Bakın ne demiş Sayın Karaaslan:
“19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde Samsun’da başlatılan kurtuluş mücadelemiz 30 Ağustos 1922'de Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile kesin bir zafere ulaşmış, böylece istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkma kararlılığımız tüm dünyaya gösterilmiştir.
30 Ağustos, hürriyeti uğruna kanının son damlasına kadar mücadele eden aziz milletimizin emsalsiz vatan sevgisinin ilanı, tarihe altın harflerle yazılan şanlı zaferidir.”
Evet, bir zaferdir de bunun zafer olduğunu son günlerde unutuyoruz herhalde. Çünkü bu zaferi kazanan orduların başındaki Mustafa Kemal Atatürk’ü ağızlarını almaktan çekinenler var piyasada. Bugün ülkeyi yönettiğini sananları yüceltip Mustafa Kemal Atatürk’ü geri planda bırakmak isteyenlerin çok olduğu Türkiye’de Türklük yerine Araplaşmayı öne sürenler var.
Türkiye Türklerindir, Türkiye Arapların Suriyelilerin değildir. Türkiye’yi Suriyelilerin de vatanı yapmak arzusunda olanlar bunu unutmamalıdırlar. AK Parti’nin MHP ile ortaklık kurup İktidara gelmesinin ardından neden hep bu özel günlerimizi es geçiyorlar birileri. O birileri neden hep o milli günlerimizde hasta olup piyasaya bile çıkamıyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili günlerde kendilerine çeşitli bahaneler uyduranlar ki bunlar önceki yıllarda hep olmuştur, yataklarından kalkamazlar hayırlısıyla.(!)
CUMHURİYET BAYRAMI VE YENİ TÜRKİYE
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023 yılına kadar hedeflediği vizyon olarak dile getirilen ‘Yeni Türkiye' kavramı, ekonomisi kalkınmış, toplumu refah içinde ve dış politikada sözü geçen bir Türkiye vaat ediyor.
‘Yeni Türkiye' kavramı iktidar partisi AKP açısından ekonomik kalkınma, refah ve güçlü bir dış siyaset anlamına geliyor. Ancak aynı kavram başka çevrelerde başkanlık sistemi altında otoriterleşen bir rejimi, özgürlüklerin sınırlandığı ve dış siyasette yalnızlaşan bir Türkiye'yi ifade ediyor diye iddia ediliyor. Peki, Türkiye ile Yeni Türkiye arasında ne fark vardır. Yeni Türkiye’nin kurulması için Türkiye’nin yıkılması gerekir sanırım. Mevcut Türkiye’de ekonomik kalkınma, refah ve güçlü bir dış siyaset yaratılamaz mı?
Bütün bunları yapmak için ille de başkanlık sistemi mi gerekiyor. Bu sorudan sonra sorulacak soru şu:
Yenisini kurmak için eskisini yıkmak mı gerekiyor. Yani rejimi değiştirmek şart mı? Bu ülkede rejimi değiştirmek istiyorlar iddiasıyla gençler vurulmadı mı, birileri cezaevlerine doldurmadı mı? Böyle bir çalışma içine girmek yani eski denilen Türkiye’yi yıkmaya çalışmak Anayasal Suç işlemek değil midir?
Anayasa Mahkemesi ne iş yapar? Eğer böyle çalışmaları izlemeyecek ve gereğini yapmayacaksa neden orada bir dolu çalışan beslenir? Yeni Türkiye neymiş, değiştirmek isteyenler sanırım en kısa zamanda değişirler.
GÜNÜN SÖZÜ
Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar. (Mevlana)