Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist parti Genel Başkanına milletvekili olabilmek için başvururlar. Genel Başkan matematikçiye sorar: - "İki kere iki kaç eder?" Matematikçi cevap verir: - "Dört!".
Genel Başkan sorar: "Kesin dört mü? Matematikçi kendinden emin cevaplar: "Evet, kesin dört!"
Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer Genel Başkan aynı soruyu ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanıtlar: "Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağıya veya yukarıya oynayabilir, ama ortalama dört eder!". Ekonomist de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona da sorulur.
Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve Genel Başkan'a yaklaşarak sorar: "Kaç etsin istersiniz?
(Not: Sadece parmak kaldıranlara ithaf olunur.)
Türkiye’de seçime gidiliyor. Adaylar belirlenecek ve belirlenirken de kendilerine bazı sorular sorulacak. Sorulacak sorulara verilecek yanıtlar kısa ve öz olmalı.
Buradan uyarmak istiyorum aday adaylarına ve hatta adaylara. Aman ha yanıt verirken başkanın neyi nasıl istediğini mutlaka ölçün e tartın. Soruyu soran başkan nasıl bir yanıt almak istiyorsa yanıtı ona göre verin. Sakın orada başkanla tartışmayın. Sonrasında vereceğiniz yanıt iyi olmayabilir ve aday da gösterilmemiş olursunuz.
Türkiye’de demokrasi işte böyle işliyor. Size sorulan soruyu gerçekleri görerek yanıtlamayın sakın. Gerçekler, hayata göre belirlenmez Parti Genel Başkanı’nın isteği doğrultusunda belirlenir. Çünkü adaylar ülkenin menfaatlerine göre anlatılmaz, liderlerin menfaatlerine göre şekillenir.
İSTİKRAR SAĞLANDI MI?
Türkiye’de özellikle de ekonomide istikrarın sağlandığı iddia ediliyor. Doğru mu yanlış mı bilemiyorum, ben bu ekonomik işlerden pek anlamam. Ancak istikrarın nasıl sağlanabileceği konusunda bir miktar da olsa fikrimiz bulunur. Örneğin, bir ülkede istikrarın sağlanabilmesi için işsizliğin ortadan kaldırılması gerekir. Türkiye'de son iki yılda kaç kişiye iş bulundu ki istikrar sağlandı? Soruyu başka türlü de sormak mümkün tabi. Son iki yılda Türkiye'de kaç kişi işsiz kaldı acaba?
İş için eskiden "aslanın ağzında" denirdi, şimdi ise önce sınav sıralarından geçiyor aslanın ağzına gitmek için. Ne sınavı? Tabi ki Kamu Personel Sınavı. Bu sınavlara girip iş sahibi olamayanlar paralarının peşine düşerler mi dersiniz? İnşallah düşmezler. İstikrar ha. İşte istikrar. Sizin anlayacağınız bizim ülkemizde işsizlik konusunda istikrar sağlandı galiba.
Kim ne derse desin vatandaşın mali durumu hiç de iyi değil. Ülkenin mali durumunun iyi olduğunu iddia etseler de, enflasyonun düştüğünü rakamlarla ortaya koysalar da Ramazan Bayramı öncesi alış veriş kesat mı kesat. Dün akşam iftardan sonra Mecidiye ve Gaziler çevresinde biraz dolaştım. Esnaf dükkânın kapısından bağırıyor: Ayakkabı fiyatları düştü.. Ancak ayakkabıların yanında kimse yok. Vatandaşın cebinde parası yoksa ayakkabı almak için, hangi ekonomi düzgün ki? Esnafın küçüğünden büyüğüne kadar arada olanlar dâhil alış verişten memnun olana hiç rastlamadım. Şu iki günde işler düzelir mi? Onu da ben bilmem.
GÜNÜN SÖZÜ
Hayat, duygulananlar için bir trajedi, düşünenler için bir komedidir. (La Bruyere)