1970’li yılların başlarında bir yarış hikâyesinin gazetelerde nasıl yer aldığı anlatılır dururdu.
“Vaktiyle Kennedy ile Kruşçev tartışmaya girmişler. İkisi de kendi devletlerinin daha güçlü olduklarını iddia ediyorlarmış. Sonunda hal çaresi bulmuşlar ve “yarışalım” demişler.
Karar şöyle: Kim kimi geçerse o daha güçlü.
Yarış başlamış ve Kennedy Kruşçev’e fark atıp birinci olmuş.
Dönemin Sovyetler Birliği’nin yayın organı Pravda gazetesi ertesi gün yarışın haberini okuyucularına şöyle duyurmuş:
“Yoldaş Kruşçev, dün yapılan yarışmada şeref dolu bir ikincilik kazanmıştır. Kennedy ise ancak sonuncudan bir önce gelerek yarışı bitirebilmiştir.”
Gazetelere bakıyorum, bakmak ne kelime satır satır okuyorum. Birinci sayfadaki başlıkları görünce gülüyorum ağlanacak halimize.
Özellikle terör konusundaki haberlere takılıyorum.
Bazı gazeteler, terörü bitiremeyen hükümeti eleştiren gazeteler için “Provokasyon yapıp milleti şaşırtıyorlar” gibi ifadeler kullanıyorlar.
Bunun adı oto kontrol mü yoksa öyle yazılması mı isteniyor?
Ancak o malum gazeteler nedendir bilinmez, terör örgütünün Türkiye’nin güneydoğusunda yol kesip adam kaçırmasını görmezden geliyorlar.
Yani durum hangi pencereden baktığınıza bağlı sanırım.
Gerçekler kimin umurunda ki???
Bu durum Samsun’da da benzer şekilde cereyan ediyor.
Yandaşlar yerel yönetimlerin neler yapmadıklarını değil de neler yaptığını görüyorlar sadece.
Kimileri de dün eleştirdiklerini bugün övüyorlar.
Sahi neden yapılır bütün bu işler?
KAMPUSUN ADI DEĞİŞTİ
Samsun eski Eğitim Enstitüsü yapılan değişiklikle OMÜ Eğitim Fakültesi oluverdi.
Yıllardır da bu isimle aynı yerinde OMÜ Eğitim Fakültesi olarak hizmet verdi.
Aradan yıllar geçti adı “OMÜ Atakum Kampusu” olarak değişti, aradan yine yıllar geçti.
Bu yıllar içinde Kampus Atakum’da değil İlkadım ilçesi sınırları içinde kaldı.
Konu çok yazılıp çizildi.
Nihayet Kampusun adı “İlkadım” olarak değiştirilip düzeltildi.
Şimdilik bir bezle asılmış bu isim.
Sanırım yakın zamanda tabela da değişir…
SAMSUN’A CAZİBE NOKTASI
Yıllar önce Bursaspor Samsunspor karşılaşması için arkadaşlarla Bursa’ya gitmiştim. Bir dolu alışveriş merkezini görüp insanların oralarda nasıl vakit geçirdiklerini anlayınca Samsun’un neden “Büyükşehir” olamadığını anlamıştım.
Çiftlik Caddesi ve Mecidiye Caddesi cazibe merkezleriydi.
Topu topu iki tane yani…
Bir kentin “Büyükşehir” olabilmesi için cazibe merkezlerinin artması gerektiğini görmüştüm o seyahatte.
Aradan zaman geçti, Samsun’da da alışveriş merkezleri yeni cazibe merkezleri haline geldi.
Bunlardan birisi de Lovelet.
Açıldığından yaklaşık 25 gün sonra sel nedeniyle adeta yok oldu.
Ancak yatırımcı firma yılmadı, o bölgeyi yeniden yarattı.
Alışveriş merkezi yeniden açıldı.
Hafta sonu gezmeye gittim.
Samsunlu ve bölge halkı sahip çıkmıştı yatırımcıya.
Binlerce insan alışveriş merkezindeydi ve sadece gezmiyorlardı.
Alışveriş de yapıyorlardı, kafeler doluydu.
Bir tek eksik gördüm.
Selin o kokusu henüz gitmemişti.
Kendisine sahip çıkan Samsunluya yatırımcı elinden geleni yapıyor ancak galiba yetmiyor.
Her akşam baştanbaşa yıkanmalı orası, hatta o dere bile…
GÜNÜN FIKRASI
Fadime Temel’e seslenir:
“Temel şu kuzuyi kes da sağa akşama nefis yemekler yapayum.”
“Niçun” diye soran Temel’e Fadime öfkelenir.
“Evliliğumuzin onuncu yılidur da…”
Temel umursamaz:
“Benum hatami kuzu niye çeksun da…”
GÜNÜN SÖZÜ
Gerçekten alçak gönüllü olan bir insan, kendisinden hiç söz etmeyen insandır.
DUVAR YAZISI
Zaman insanı değil armudu olgunlaştırır!