Yazarlar // 26 Mayıs 2015 Salı 00:00
İsmail BAŞARAN
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, muhalefet partilerinin ekonomi konusunda seçim vaatlerini eleştirmiş.
Belki doğru da yapmış.
CHP’nin emekliye iki maaş ikramiye ile başlayan kon Babacan da eleştirmekte haklı olabilir.
Ancak aynı Babacan’ı son günlerdeki enflasyon ile benzin fiyatlarının nereden nereye geldiğiyle, su ve elektir ücretlerine gelen zamlarla ilgili eleştiri yaparken hiç duydunuz veya gördünüz mü?
Göremez veya duyamazsınız, çünkü eleştirirse bakanlıktan gidiverir maazallah…
Peki siyasi istikrar mı bu?
Ekonomi gerçekten düzgün mü işliyor?
Herkes IMF’ye olan borçların ödendiğinden dem vuruyor da Türkiye’nin dış borçlarının nereden nereye geldiğinden bahseden yok.
Müflis tüccar gibi neredeyse ülke konkordato (İflas Antlaşması) ilan edecek, edecek de vatandaşın haberi yok.
Çünkü vatandaş ne oluyor ne araştırıyor.
Kendisine “Allah” ile başlayan cümlelerle söylenen her söze inanıyor.
Dinin siyasete alet edilmesiyle her şey düzeliyor gibi gösteriliyor, sanırım Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da ekonomik istikrar derken bunları söylemek istiyor.
Sorarım şimdi, ekonomik istikrar bozulursa dar gelirli, emekli dul ve yetim bu günden daha mı kötü olacak?
Siyasi istikrarın bozulmasıyla bozulacağı söylenen ekonomik istikrar bu saydığım kesimleri mi yoksa mantar gibi çoğalmakta olan dolar milyarderlerini mi vuracak?
Biraz da bunu düşünmek gerekmiyor mu???
DEMİRDAĞ VE DP’NİN HEDEFİ
Babadan siyasetçi yıllarca DYP’nin İl Başkanlığını yapmış ve bir ara bu partinin Genel Başkanlığına aday olmuş Erdem Demirdağ ile geçenlerde Şehir Kulübü’nün önünde karşılaştım.
Son olarak hangi partide Demokrat Partide mi yoksa Doğru Yol Partisi’nde mi olduğunu sordum.
Demokrat Parti’nin Samsun birinci sıra milletvekili adayı olduğunu söyledi.
Elime bir de broşür sıkıştırdı.
Vay canına!
Yıllarca bu ülkenin kaderini elinde bulunduran Demokrat Parti nereden nereye gelmiş.
Samsun’un kalesi olduğu siyasi partinin milletvekili adayının kim olduğunu ben gazeteci olarak bilmiyormuşum, utandım.
Mesleğimi doğru dürüst yapamamaktan utandım.
Acaba bir siyasi çalışmanın bastırılacak el içi kadar bir broşürle yapılamaması gerektiğini bildiğine emin olduğum Erdem Demirdağ da utandı mı benim kadar.
Her neyse…
Hedeflerinin ne olduğunu sorduğumda ilginç bir cevap aldım.
Demirdağ şunları söyledi:
“Bu seçimde yüzde üç oy almak istiyoruz. Bu bize hazine yardımı alabilmemizin önünü açacak. Sonrasında ise çalışmalarımızı sürdürüp eski günlerimize geleceğiz.”
Olur be bu vatandaş da sizi bekler…
AK PARTİ ADAYLARI ÇOK MU ÇALIŞIYOR?
Bu soruyu sıkça duyuyorum.
Gerçekten çok mu çalışıyorlar?
Şöyle bir düşündüm.
Sahada Ak Parti, CHP ve MHP var.
Diğer siyasi partilerin adaylarının kim olduklarını sanırım bu partilere görül verenlerin çoğu da bilmiyordur.
Samsun’dan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne dokuz milletvekili gönderilecek.
AK Parti’nin dokuz adayı da sahada.
Harıl harıl çalışıyorlar.
Yapılan programlara sadık kalıp ilçe ilçe mahalle mahalle dolaşıyorlar ve vatandaşa yaptıklarını bundan sonra seçilmeleri durumunda neler yapacaklarını anlatıyorlar.
Peki ya CHP adayları?
Ben çok gezen bir insanım. Köyde, bayırca, kent merkezinde çok gezerim, yürürüm.
CHP’nin birinci ve ikinci sıra adaylarını daha görmedim.
Gördüklerim kim mi?
Sadece Müsfik Veysel Erdoğan ile Mehmet Atalay.
Bir de Allah için İlkadım İlçe Başkanı Arzu Sabuncu seçmeni dolaşıyor.
Ya diğerleri?
Göreniniz var mı?
Gelelim MHP’nin adaylarına.
Bu ilde bir çok MHP’li dahil partilerinin milletvekili adaylarının dokuzunun isimlerini bir çırpıda sayabilecek kaç partili var?
MHP’liler bu isimleri sayamazken veya zar zor sayarken diğer Samsunlular neden oy kendi partilerini bırakıp oy versinler ki?
Şimdi anladınız mı AK Parti çok mu çalışıyor, diğer partilerin adayları mı çalışmıyor?
Muhalefet partilerinin adaylarının da tamamı sahada olsalar ve çalışıp vatandaşla görüşseler, “AK Parti Adayları çok mu çalışıyor” sorusunu kim sorar ki!!!
GÜNÜN SÖZÜ
Yükseklere çıkmaktan sakın; çünkü insanın düşmeyeceği hiçbir yüksek yer yoktur. Cervantes