’Rüzgar eken, fırtına biçer’’ sözü ne kadar anlamlı.
Kız çocuklarına ‘Sevgi’ adını veriyoruz ama her geçen gün bir birimizi sevmekten uzaklaşıyoruz.
Rüzgar ekiyoruz ha bire, bu durumda fırtına biçmek de kaçınılmaz oluyor haliyle.
Geriliyoruz.
Sizin gibi düşünmeyene tahammülünüz ne kadar?
Hadi itiraf edin.
Yok değil mi?
Biz böyle olunca, bunun siyasete yansıması da normal.
Referandum öncesi ‘Evet’ ve ‘Hayır’ cephelerinin biri birini ‘hain’ olmakla suçlamalarını da şaşırma o vakit.
Oysa Sait Faik’in de dediği gibi bir insanı sevmekle başlıyor her şey ve bir insanı sevmekle bitiyor aslında.
İçgüdülerimizle değil, duygularımızla hareket eden tek canlı türü olarak, ürememizin temelinde de sevgi yatıyor.
Gidenlerin arkasından gözyaşı dökme nedenimiz de sevgidir unutma.
‘’Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir’’ sözleri üzerine kurulu ‘’sevdim seni bir kere’’ adlı Özdemir Erdoğan şarkısını yıllardır söyleriz ama bu sözün derin anlamını düşünmeyiz nedense.
Ferhat, Şirin’e duyduğu aşkı ispat edebilmek için dağları delmiş ama her gördüğüne meftun ol da demiyorum.
‘’Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte yani yürekte’’