Pazar gününe sel felaketiyle uyandık.
Akşamında ise Filenin Sultanları'nın hepimizi sevince boğan Avrupa Şampiyonluğunu getiren o muhteşem başarısıyla gururlandık.
Pazartesi sabahına ruhumuzu okşayan o gururun etkisiyle uyanmışken TÜİK'in açıkladığı enflasyon verileriyle yine şaşkına döndük.
Öyle iki gün yaşadık ki; tarifi zor duygular içindeyim.
Hangi birini yazmalıyım diye düşünürken, klavyenin tuşlarına dokunmaya başlayınca anladım ki bugünkü yazı hepsinden biraz, yani 'ortaya karışık' bir yazı çıkacak.
Gündemdeki bu üç önemli konuya kızlarımızın muhteşem başarısıyla başlayacağım elbette.
Cumhuriyetimizin 100. yılında önce Uluslar Lig'inde şampiyon oldu güzelliklerimiz.
Muhteşem bir başarıydı bu.
Milli Takım düzeyinde gelen dünya şampiyonluğu bir ilkti.
Ve fakat.
Bununla yetinmediler.
Önce son Avrupa Şampiyonu İtalya'yı dize getirdikleri turnuvada, yine son Dünya Şampiyonu ki, bu unvanı üst üste iki kez kazanmış Sırbistan'ı dize getirerek Avrupa Şampiyonu da oldular.
Millet olarak, Vargas'ın'dan Ebrar'ına, Eda'sından Zehra'sına ve hatta kenardaki Santarelli'sine kadar Ay Yıldızlı formamızı taşıyan kızlarımızın, bayrağımız gönderde en üste çekilirken İstiklal Marşımızı bütün dünyaya dinlettikleri anla coştuk.
Bize yaşattıkları bu duygunun tarifi yok elbette.
Meslek yaşamım boyunca antrenmanlar izlemiş bir gazeteci olarak önce Dünya'nın, sonra Avrupa'nın en tepesine çıkılırken, başarının öyle hiç de kolay gelmediğini söyleyebilirim.
Henüz çocuk denecek yaşta gün boyu süren ağır idmanlar ve sonu gelmez maç trafiği içinde geçen bir yaşamdır, sporcunun yaşamı.
Hani, burun kıvıranlar var ya.
Hani, özellikle son iki yıldır Ebrar üzerinden tartışma açanlar ve o tartışmayı sürdürenler var ya.
Sorarım onlara.
Hiç bu kadar ağır bir çalışma temposu yaşadınız mı?
Bu ağır saldırılara rağmen, bütün ülkeyi sevince boğan bir başarı hikayeniz var mı?
Hani diyor ya ''boş yapmayın.''
Boş yapmayı sahiden!
* * *
BİRİSİ BUNU YAPMALI
Her yıl, bir iki defa sel oluyor topraklarımızda.
Kaderimiz olarak mı görüyoruz ne!
Her yağmur yağdığında, ''şimdi sel oluşacak'' der gibiyiz.
Olağan bir durum gibi yani.
Deniz kenarında kurulmuş bir şehirde yaşıyoruz oysa.
Denize dikine inen derelerimiz var ama yağmur suyunu denize akıtamıyoruz maalesef.
Nedeni de alt yapının yetersizliğidir.
Belediyelerimizin yöneticileri, alt yapıya yatırımlarını, gereksiz ve seçim kaybettirecek yatırımlar olarak görmeleridir.
Muzaffer Önder döneminde Samsun Büyükşehir Belediyesinde üst düzey iki yöneticiden biri olan Ahmet Sarı, dün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Muzaffer Önder'le ilgili bir anıyı paylaşırken alt yapının bir şehir için ne kadar gerekli olduğunu anlatmış aslında.
Şöyle ki;
1989 Yılı sonuydu. Gelecek yıla / yıllara ait hizmetler görüşülüyordu.
Meclis üyesi arkadaşları ile kentin geleceğinin planlandığı toplantıda alt yapının yetersizliği gerçeğinin altını çizerek böyle demişti Başkan Muzaffer Önder.
'' Bunu birisi yapmalı''
İtirazlar altyapının uzun zaman alan , bittiği zaman unutulan, maliyeti ağır bir yatırım olduğu düşüncesinde birleşiyordu. Seçim kaybettiren bir hizmet olarak değerlendirenler de vardı. Üstelik borçlu bir kurumdu ve kaynakta yoktu.
Mualif belediye de olsa o yıllarda bürokrasi de topal ördek yaklaşımı henüz yoktu. İller Bankası kaynakları ile başlatılan çalışmalar yıllar sürdü.
Yağmur suyu ve kanalizasyon hatları ayrıldı. Kentin altı üstüne getirildi.
Daha sonra mı?'' Birisi bunu yapmalı '' anlayışı gelmedi, olmadı. Bunun yerini rant anlayışı aldı başını gitti.
Ve bu günlere geldik. Sel su içinde..
* * *
HANGİ ENFLASYON
Dün bir taraftan selin yaralarını sarmaya çalışırken, bir taraftan yurda dönen Filenin Sultanları'nı karşılamaya hazırlandığımız sırada Ağustos ayı enflasyon verileri de açıklandı.
Her zaman olduğu gibi önce bağımsız araştırma grubu ENAG veri açıkladı.
Ki;
Yıllık enflasyonun yüz 128.05'e ulaştığını duyurdu ENAG.
Buna karşın TÜİK ise Ağustos ayı enflasyonunu yüzde 58.89 olarak açıkladı.
İki veri arasında yine uçurum var.
Sebze ve meyvenin en bol olduğu yazın ortasında enflasyon bu seviyeye gelmişken, herkes bir birine soruyor ''ne zaman duracak bu enflasyon canavarı?'' diye.
Fiyat artışları ne zaman durur bilmiyorum.
Ki;
Bu ekonomik politikalarla enflasyonun duracağını pek sanmıyorum ama yayınlanan kimi veriler aksini söyleyebilir elbette.
Özellikle memur ve emekli maaşlarına zam yapılacağı dönemlerde enflasyonun bir miktar gerilediği iddia edilecektir.
Şaşıracak mıyız?
Elbette hayır.