Günaydın gazetesinin Samsun muhabiri Rahmetli Ferruh Çetin'in yanında çalışan çaylak bir muhabirdim İsmail Başaran'ı tanıdığımda.
Hafızam beni yanıltmıyorsa 1977 yılının Temmuz, ya da Ağustos ayı idi. THA'nın Trabzon Büro Şefi Rahmetli Mehmet Tan'ın yardımcısı iken, Osman Kara'dan boşalan Samsun Büro Şefiliği’ne atanmıştı.
İsmail Başaran o gün bugün Samsunludur.
Samsunlu olmuş ama bununla kalmamış, bir o kadar da, Samsuncu olmuştur.
1981'de vatani görevimi yapmak için mesleğe ara vermiştim ama terhisime 2 ay kala arayan bir arkadaşım ''İsmail Başaran, döndüğünde seni işe alacak'' demişti.
Terhisimin sonrasında iki gün izin yaptıktan sonra Ferruh Çetin'le vedalaşıp, helalliğini de aldınca, 16 Eylül 1982 tarihinde İsmail Başaran'ın yönetimindeki THA'da işe başladım.
Birkaç ay sonra da o Milliyet gazetesinin Samsun Bürosu’nun kurucu şefi olarak atandığında THA'dan ayrılırken, bayrağı da bana devretmişti.
Her gün mutlaka bir fıkra anlatırdı ama 'Şef' olarak sert adamdı.
İlkelerinden ödün vermez bir yöneticiydi.
Gazeteciliği de öyle yapardı.
Sedat Simavi'ye yetişemedim.
Ve fakat.
''Gerekirse kalemini kır ama sakın satma'' şeklinde mesleğimizin en temel ilkesini ondan öğrenmiştim.
İsmail Başaran'la, Şef'le yani, sayamayacağım kadar çok ortak anımız var.
Desteğini hiç esirgemedi.
Bayrağı ondan devraldığım THA, ekonomik krize girmişti.
Çaylaktım.
Çaresizdim.
''Kış geldi kılıç gibi buldu bizi kırça piliç gibi'' çaresiz ve biçare hallerimde bile her daim bana omuz verdi.
THA'dan sonra da yollarımız birkaç defa kesişti.
Dünya' gszetedinin temsilcisi iken, ''Muhabirimiz olur musun Abi'' şeklindeki teklifimi hiç düşünmeden kabul etmiş bir yıla yakın birlikte çalışmıştık.
Son olarak 10 yıla yakındır H.HALK'ta köşe komşuluğu yapıyorduk.
Daha önce de kalbi alarm vermişti ama 7 yıl kadar önce ciddi bir kriz geçirmişti
Yoğun bakım ünitesi önünde ondan haber beklerken doktorlardan biri ''Dönmüyor, dua edin'' dediğinde yıkılmıştık ama o yıkılmamıştı.
O büyük krizi yenmişti ve bu nedenle ''Ben henüz yedi yaşındayım'' şeklindeki şakasını sıklıkla dillendirirdi.
Son olarak 19 Mayıs Stadı’nda Samsunspor’un Çaykur Rizespor’la oynadığı maçı birlikte izlemiştik.
Maç sonrası oğlu Mustafa'nın aracıyla eve dönerken, birkaç gün içinde gazetede buluşma konusunda sözleşmiştik ancak yorgun kalbi, o buluşmaya izin vermedi.
Seni çok özleyeceğim Şefim.
Yattığın yer incitmesin dilerim.
Allah'ın rahmeti üzerine olsun.
Cennette buluşmanızı dilediğim, Ali Orhan'a, Şevki Yıldırım'a, Ferruh Çetin'e, Adem Bilir'e, İsmet Hatipoğlu’na ve Nazif Demirel'in yanı sıra, bütün ortak dostlarımıza bizden selam söyle