Seçimler, antik Yunan ve antik Roma gibi tarihin eski dönemlerinden itibaren kullanıldı ve orta çağ boyunca Roma imparatoru ve papa gibi yöneticileri seçmek için kullanıldı.
İslam tarihinde ise ilk seçim Hz.Ebubekir'in, halife seçilmesiyle olmuştur.
Ve fakat.
Gerek Antik Yunan'dakiler ve daha sonrakilerde olduğu gibi ilk halifenin seçimi de adil olmadığı gibi tartışmalara neden olmuştur.
Peygamberin vefatından sonra 'Şura' toplandığı ve halifenin şura tarafından seçildiği iddia edilir ancak, her nedense Peygamberin damadı, yani aileden biri olan Hz. Ali o şurada yokmuş.
Monarşilerde de sözüm ona seçim olurmuş.
Ve fakat.
Kral, ya da padişah, kimi isterse makama o geliyordu ki, adaylar da, Kral ya da Padişah tarafından belirlenirdi.
Buna da bizdeki adıyla ''Meşveret'' ya da ''Müşavere''denirdi.
Bir nevi şura veya danışma meclisi gibi yani.
Bizde ilk seçim ise 1908'de İntihab-ı Mebusan seçim kanununun çıkmasıyla yapılmış.
Aşağı yukarı bütün seçim sonuçları tartışmalı olmuştur ama tarihimizde üzerinde en çok tartışma çıkan seçim 1946 seçimleri olmuştur ki; seçimlerin gizli oy açık tasnifle yapılması gerektiği biliniyorken, 46'daki o seçim, açık oy, gizli tasnifle yapılmış.
Akıl alacak gibi değil ama olmuş böyle bir şey maalesef.
Son yıllarda, mühürsüz oyların geçerli sayılması, trafoya kedi girdiği gibi iddialar da demokratik seçim yarışına gölge düşüren unsurlar olmuştur.
Demokrasilerde Yasama, Yürütme ve Yargı gibi kuvvetler ayrılığı prensibi de olmazsa olmaz kurallardan biridir.
Ayrıca seçimlerin adil olması kadar, yarışında adil olması, seçim sonuçlarının kazanan ve kaybeden açısından tartışmalara son verecek ana ilkedir.
Mesela, seçimlere gidilirken, iktidar partilerinin devlet olanaklarını kullanmasını önlemek veya en azından bu türden iddiaların önüne geçilmesi amacıyla İçişleri, Ulaştırma ve Adalet Bakanları istifa eder, yerlerine bürokrasiden atamalar yapılırdı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilince bu kural da unutuldu ve seçim sonuçları üzerinde tartışmalar daha da arttı.
Oysa seçimlerin üzerinde hiç tartışma olmaması gerekir.
Daha doğrusu seçimler üzerinde oluşacak tartışmaların önüne geçmek için devletin her türlü önlemi alması gerekir.
Oluyor mu?
Olmuyor elbette.
Bir kere, iktidar partilerince, devlet olanakları kullanıldığı sürece, seçim yarışının adil olduğunu söylemek mümkün değil.
Samsun'da olduğu gibi mesela!
CHP'nin Büyükşehir Adayı Cevat Öncü'nün ''Billboard 'yok' dediler, bir gecede donattılar'' şeklindeki iddiasına dayanak olan haberin gazetede manşet olduğu gün, Öncü tarafından parası ödenmiş billboarddaki afişini kapatılması gibi.
Ki;
Cevat Öncü, Samsun'da Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı ilk öne açıklanan siyasetçiydi.
Bu nedenle Büyükşehir Belediyesinden afişlerini asabilmek için billboard kiralamak istemiş.
İddiası odur ki; ''Yok'' demişler kendisine.
Olası AK Parti Adayı açıklanınca, ona kiralanması amacıyla rezerve edilmiş gibisine, Halit Doğan'ın AK Parti'den Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak açıklanmasının ardından kiralanmış olması, Cevat Öncü'nün bir iddiasını doğrular nitelikte olmuş.
Sahiden de Samsun'da billboardların tamamına yakınında Halit Doğan afişleri asılıyken, Cevat Öcü'nün afişlerini tek tük billboardlarda rastlanıyor.
İlkadım'daki İstiklal Caddesi üzerindeki DSİ 7.Bölge Müdürlüğü duvarında bulunan üçlü billboardın birinde vardı Cevat Öncü'nün afisi,
Aynı billboardın bir tarafında da Halit Doğan'ın, ortada ise bir firmanın afişi asılıydı.
Dün, Halit Doğan'ın afişi billboarda duruyorken, Cevat Öncü'nün bölgedeki tek afişi de kapatılmış.
Kaldı ki; O billboardın 50 metre uzağındaki karşılıklı iki billboardda Halit Doğan'ın afişleri yerini koruyorken, Cevat Öncü'nün bölgedeki tek afişi kapatılmış.
Parası ödenmişken üstelik!.
Cevat Öncü'nün şikayeti böyleyken, İYİ Parti'nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı İmren Nilay Tüfekçi tarafından külli miktarda para ödenerek seçim koordinasyon merkezi olarak kiralanan ve Tüfekçi'nin seçim sloganı ve resmiyle giydirilmiş otel binasının önü AK Parti afişleriyle kapatılmış.
Tüfekçi otel kiralayıp SKM yaparken, AK Parti de, otelin yanındaki otoparkı kiralayıp kendi afişleriyle donatmış.
''Tüfekçi'de, AK Parti İl binasının yanında SKM yapmasaydı'' diyenler olacaktır.
Burada kim haklı tartışmasına girmeyeceğim.
Bu konuya yaklaşımım şu şekilde olur belki:
AK Parti'nin Samsun'daki yöneticilerinden, AK Parti'nin Samsun'da hatırı sayılır bir oy potansiyeli varken, ''Yel kayadan ne alır'' şeklinde bir yaklaşım beklerdim açıkçası.
Son cümle:
Seçimin adil olması kadar, yarışında adil olması gerekir.
Demokrasi ancak böyle güzelleşir.