Seçim Zaferinin Mimarları

AK Parti, bu son seçimden de büyük bir zaferle çıkmıştır.
Öncelikle AK Parti mensuplarının hakkını teslim edelim ve kendilerini bu büyük zafer nedeniyle kutlayalım.
Sonra da sebep ve sonuç ilişkilerine bir göz atalım.
Bir zafer var varsa, bunun oluşması için gayret gösterenler vardır.
Yani  zaferin mimarları.
Tek, tek saymalı mıyım bilmem ama başta Cumhurbaşkanı, Başbakan olmak üzere, Genel merkez ve taşra teşkilatları ile adaylar, bu zaferin birincil derecede mimarlarıdır.
AK Partinin bu başarısının katkı verenler arasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi de saymalıyız diye düşünürüm.
7 Haziran gecesi daha ne olacağı bilinmezken ‘’Bütün çözümlere peşinen ‘Hayır’ diyorum’’ yaklaşımı herkesi şaşırtmıştır ama devamında meclis başkanlığı seçiminde AK Partiye yardım etmiştir
Veya en azından böyle bir algının oluşmasına neden olmuştur
Bahçeli’nin ‘hayırcı’ tutumu başta Cumhurbaşkanı ve AK Parti yöneticilerinin elini rahatlatmıştır.
Demem o ki; erken seçime gitmek AK Parti için de riskli bir durumdu ama Bahçeli’nin uzlaşmaz tavrı bu kararı alacak olan Cumhurbaşkanını ve Başbakanı cesaretlendirmiştir. 
Meclis Başkanı muhalefetten seçilseydi veya bir şekilde hükümet kurulsaydı, muhalefetin çoğunluğunda oluşacak komisyonlarda 17-25 Aralık süreciye ilgili tartışmaların yapılması muhtemel bir durumdu.
Doğal olarak o konuda kamuoyuna yansıyacak tartışmalar nedeniyle AK Parti çok zor durumda kalacaktı.
Bir ihtimal olarak söylüyorum ama bu günlerde Ak Partinin seçim zaferi yerine çözülme süreciyle ilgili tartışmaları izliyor olabilirdik.
Ben birçok MHP’linin de Genel Başkanlarının tutumundan rahatsızlık duyduklarını biliyorum.
Bu konu önümüzdeki günlerde MHP’de de tartışılacaktır.
Zaferin mimarlarını anlatmaya devam edecek olursak üç büyük ilçenin belediye başkanının yanı sıra adayların da çok çalıştığını söylemek isterim.
Misal.
Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, sabah namazında bile camilere giderek, cemaatle birlikte defalarca kahvaltı yapmıştır.
AK Partinin diğer adayları da seçim sürecinde ilçelere en az üç kere giderek partilerine oy istediler.
Muhalefetin zaten teşkilat yapılarının zayıf olduğu biliniyordu, MHP’nin de, CHP’nin da teşkilatları ile adaylar arasında koordinasyon gerektiği kadar kurulamadı.
CHP’nin birinci sıra adayı Kemal Zeybek bir kere bile İlkadım İlçe örgütüne gelmedi mesala.
‘’Neden gitmiyorsun?’’ diye soranlara da ‘’Ben onlara dargınım’’ dedi.
Çocukça bir yaklaşım belki ama aynen böyle oldu.
Parti içersinde bir gurubun teşkilatların başarılı olmasını engellemek için yarış içinde olduğunu söylesek sanırım abartmayız.
MHP ve CHP’nin Samsun örgütleriyle ilgili söylenecek çok şey var elbette, yapı böyle olunca, ülke genelinde oylarını artıran CHP’nin Samsun’da oy kaybı yaşaması da kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıkıyor.
Her iki partide de, süreçte yaşananlar enine boyuna tartışılacaktır.
Tartışılması da gerekiyor zaten.
Bugün için AK Partinin büyük seçim zaferine gölge düşürmemek için o konudaki teferruatı başka bir güne bırakmak iyi olacaktır.

********

Muzaffer Abi
Muzaffer Önder’i yitireli 10 yıl olmuş.

İller Bankası Bölge Müdürüyken1977 yılında CHP’den Milletvekili seçilmişti.
Cuntacılar, meclisi feshedip CHP’yi de kapatınca bir süreliğine yurt dışında çalışmıştı.
Yurda döndükten sonra Samsun Belediye Başkanı seçilmişti.
Samsun Belediyesi onun başkan olduğu dönemde Büyükşehir Belediyesine dönüştürüldü.
İşçi ve memurlarının bir bölümünü belde belediyelerine gönderirken ne kadar üzüldüğünü hatırlarım.
Personeli arasında gelir farkı olacak korkusuyla seçimi kaybetme pahasına da olsa seçim arifesinde dayatılan toplu sözleşmeyi bile imzalamamıştı.
Oy verenin de vermeyenin de sevgisini kazanmıştı.
Herkesin Muzaffer Abi’siydi yani.
Onu çok özlüyoruz.