Dün bu köşede yayınlanan ''Erdoğan'ın yeni zaferi'' başlıklı yazımı, ilk tur seçiminden sonra 16 Mayıs'ta ''Erdoğan'ın Türkiyesi'' başlıklı yazımdan kopyaladığım bir bölüme bitirmiştim.
Ki;
O bölüm şöyleydi:
''Bu seçimi CHP’nin elinde bulundurduğu büyükşehirler özelinden değerlendirecek olursak, seçmen belediye başkanların performansından memnun olduğunu söylemiş ama CHP'ye ise 'Sen de değiş biraz' demiştir.
CHP, bu mesajı değerlendirecektir elbette ama o değerlendirme 28 Mayıs sonrasında yapılacaktır.
CHP, bir değişime gebedir artık.
Başka çaresi de yok gibidir.''
Yazımı böyle bitirince birçok dostumdan gerek mesajla ve gerekse telefonla arayarak eleştiri işittim.
En çok da ''CHP, bir değişime gebedir artık'' şeklindeki cümleye takılmışlar.
''Suçlu sadece Kılıçdaroğlu'mu, o giderse her şey düzelecek mi?'' diye soruyorlar.
Amacım ''Kılıçdaroğlu, gitsin başkası gelsin'' demek değildir.
Bir durum tespitidir yaptığım.
Ki;
Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmasını savunanlardan ve bunu da henüz adaylığını açıklamamışken 2 Kasım'da yazmış ve satırına bile dokunmadan aynı yazıyı 4 Mart'ta da tekrar yayınlamıştım.
Şöyle demişim o günlerde:
''Şartları uygun olan her Türk vatandaşı Cumhurbaşkanı adayı olabileceği gibi Kılıçdaroğlu da aday olabilmelidir elbette.
Teknik bir yanıt oldu biliyorum.
Teknik konudan sıyrılarak söyleyeyim o vakit.
Elbette aday olmalı.
Kazanır mı bilmem ama kazanırsa bu kadim Anadolu topraklarında çok şeyi değiştirir.
Kılıçdaroğlu'nun kazanması 500 yıllık anlayışın değişmesi demek olur.
Tarihte bir Türk Devleti olarak kurulmuş olan Safevi Devleti de, Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alır belki, kim bilir..!
40 yıl öncesine kadar zencilerin beyazlarla aynı otobüse binemediği ABD'de, bir zenci Başkan seçildiyse, ülkemde Cumhurbaşkanı seçilecek biri üzerinden inanç eksenli tartışma açılmamalıdır.
Şu sıralar futbol maçları öncesinde, futbolcuların diz çökerek ırkçılığa karşı protesto eylemlerine tanık olduğumuz İngiltere, milli takımına ilk zenci oyuncu 1979'da kabul edildi ancak.
Dünya değişiyor.
Yeni yüzyılında ülkemde de bazı çarpık anlayışlar değişebilir diye düşünüyorum.
Ülkemde çok şeyin değişebilme umudumu sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçilmesine bağlamıyorum elbette ama bunun çok şeyi değiştirebilecek bir başlangıç olacağına inanıyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun adalığına karşı çıkanların öne sürdüğü gerekçe, Kılıçdaroğlu'nun inancı üzerinden yapılıyor olsa da, ben aslında asıl gerekçenin, bir solcunun seçilme ihtimaline karşı bir tavır olduğunu düşünüyorum.
Sosyal demokratları solcu olarak görmeyenler de var.
Rahmetli İnönü'nün tanımladığı gibi 'Ortanın solu' diyelim bizde.
Ülkemdeki sağ tandanslı seçmen ki; bunların oranı yüzde 70 civarındadır.
Cumhurbaşkanı'nın da, Başbakan'ın da sağ partilerden birine mensup olmasını isterler.
'Kılıçdaroğlu seçilirse, çok şey değişir' demekteki muradım da, bu anlayışın değişmesini dilemektir daha çok aslında.''
Bu görüşlerimi yani Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi halinde bir şeyin değişeceğini ama o şeyin ülkemdeki çok şeyin değişmesine sebep olacağına dair inancımı, Pazar günü sandığa giderken sosyal medya hesabından Kılıçdaroğlu'na oy vereceğini yazan, Samsun'da Ülkü Ocakları'nın Kurucu İl Başkanı Embiya Sancak'la da paylaşmıştım.
Embiya Sancak'ı arayarak, bu paylaşımından dolayı da kutlamıştım.
Ki;
Kutlama amacım, Kılıçdaroğlu'na oy vereceğini söylediği için değildi.
Amacım, ülkemde yüzyıllardır hakim anlayışın değişmesine sebep olabilecek bir adımı atma cesareti içindi.
Türkiye'de adına ''Müesses nizam'' denilen olgu, ülkemde siyasetten, kültüre her şeye hakim düzenin değişmesini istememektedir.
Kılıçdaroğlu ile başlayacağına inanılan o değişim umudu şimdilik rafa kalkmış gibi görünüyor.
Kabul ediyorum adil bir seçim yarışı olmadı.
Erdoğan, devlet olanaklarını sonuna kadar kullandı.
İletişim araçları da Erdoğan'ın lehineydi.
Kılıçdaroğlu'nun kısa mesajları bile engellendi.
Gerçek olmadığı bilinen videolarla terör örgütleriyle bağlantılı gösterilmeye çalışıldı
Ve fakat.
Kılıçdaroğlu terör örgütleriyle bağı olmadığını net olarak anlatamadı.
Tıpkı projelerine inanılmasını sağlayamadığı gibi.
Bu durumda şu gerçekle karşı karşıyayız.
Erdoğan kazandı.
Kılıçdaroğlu kaybetti.
Kabul etmek zor biliyorum ama gerçek bu maalesef.
Kılıçdaroğlu kalır mı gider mi bilmem.
Bunun kararını vermek de, hatta bunu dilemekte bana düşmez, haddime de değil üstelik.
CHP’lilerin bileceği iştir ve kararı da onlar verecektir.