SAVAŞA HAZIR MIYIZ?
Tezkere gündemi ile bayrama girdik, IŞİD, PKK ve çatışmalar/gösteriler ile bayramı bitirdik...
Bu bayramı, Suriye’nin Ayn el Arap ya da tüm dünyaya ve Türk basınına bilerek söyletilen kürtçe adı ile “Kobanê” veya “ Kobanî” ’de ki IŞİD ve PKK arasındaki çatışmaları endişe ile izleyerek geçirdik.
Ayn el-Arap diyorum çünkü dünyadaki tüm harita ve literatürde geçen asıl adı bu.
Peki “Kobane” adı nereden çıktı?
Öncelikle şunu bilmemiz gerek; “Kobane” diye bir şehir adı yok.
Kobane dedikleri yer, Osmanlıların ve Arapların Aynül Arab (Ayn el Arap) dedikleri yöreye, Bağdat demiryolunun inşası sırasında “Bağdat Demiryolu Şirket-i Şahane-i Osmaniyesi”nin Ayn el Arap’ın yakınına kurduğu demiryolu istasyonuna “kompany (Company)” adını vermiş.
Yani; “Kobane”, Company'nin Kürtçe bozuk bir telaffuz şeklidir.
“KOBANE DESEK NE OLUR?”
İş öyle değil!..
Bu bölge çok eski tarihlerden beri, Ayn el-Arap; “Arapların baharı (ya da Arap Baharı)” veya Osmanlının “Arap Pınarı” dediği yerdir.
Ayn el Arap’ta Türkmen ve Arap nüfusu toplamda Kürt nüfustan sayıca daha fazladır.
Yani birileri Ayn el Arap’a “Kobane” diyerek o bölgede/şehirde sadece kürtlerin yaşadığı algısını yerleştirmeye çalışıyor.
“AYN EL ARAP” NEDEN ÖNEMLİ?
IŞİD bölgede ele geçirdiği üçgenin ortasında Ayn el Arap var ve bu bölgeyi alırsa, bölgeler arasında kesintisiz bir irtibat kuracak. Bu bölgeden başka bölgelere doğru ilerlemesi lojistik olarak kolaylaşacak.
Ayn el Arap, Suriye PKK’sı PYD’nin Ocak ayında ilan ettiği üç sözde “kanton” yönetimin coğrafi olarak ortasında duran bir alandır.
Bu üç sözde kanton arasında da Arap nüfus ağırlıklı bölgeler IŞİD’in elinde. Eğer Ayn el Arap tamamen düşerse, diğer PYD’nin sözde kantonları da zayıflayacak. IŞİD de çok daha geniş bir alanda egemenlik kuracak.
PEKİ NEDİR BU KANTON?
Suriye PKK’sının “Suriye’de bağımsız kürt bölgeleri ilan ettik” demek yerine kafa karıştırmak için kullandığı “kanton”un tanımı; “bir ülkenin, idari ya da sınırsal alt birimlerinden (bağımsız idari bir coğrafi bölge ya da bir eyalet) her birine verilen addır.
***
Biz Türkler maalesef bir çok işe/duruma anlık sonuçları itibariyle bakıyoruz. Yani işe satranç gibi “birbirine bağlı stratejik ara sonuçların oluşturduğu nihai stratejik sonuç” yerine tavladaki gibi “ şansa bağlı durumlar sonrası küçük hamleler” şeklinde bakıyoruz.
TÜRKİYE İÇİN RİSKLER NELER?
IŞİD şuan Türkiye’de birçok kesimden maalesef takdir toplamaya ve sempatik görünmeye başladı/başlayacak. Bunun temel nedeni, TSK’nın 40 yıla yakın süredir bölgede terörist eylemler yapan pkk ve türevleri ile olan savaşı/mücadelesinin IŞİD gibi bir yapı ile kısa sürede sonuç aldığı algısıdır. Bu algı endişe vericidir.
Bu IŞİD yapısını planlayanlar için oluşturulmuş/planlanmış olan “ara stratejik sonuç”tan başka bir şey değildir. Nihayetinde öncesinde ve devam eden süreçte oluşturulan bu algılara karşı ülkenin dört bir yanında yapılan eylem, gösteri ve şiddeti endişe ile izliyoruz.
Tam da bu noktada en büyük risk savaş ve çatışma ile el geçirilen/alınan alanların “alanın elinde kalması” dır ki, en büyük tehlike budur. Musul’da örneğini gördüğümüz ve Barzani’nin “Musul’u IŞİD’in elinden biz kurtardık, çıkmayız” demesi bu nedene dayanmaktadır. Bu planlı operasyonlar sonrasında maalesef “Türkmenleri IŞİD teröründen Barzani kurtardı” algısı oluşturulmaya çalışıldı.
BUNDAN SONRA NELER OLABİLİR?
Bu işler eğer BOP(!)’a göre oluşturuluyorsa; IŞİD, Suriye PKK’sı olan PYD’nin sözde “Suriye Kürdistanı(!)” veya "Rojava(!)" dediği bölgeyi önce tamamen ele geçirir. Sonrasında PKK ve Türkiye üzerinden veya Irak-Suriye sınırından bölgeye gelen Barzani Peşmergeleri, ABD ve Türkiye desteği ile bölgeyi IŞİD’den temizler. Böylece sözde savaş ve devamında zafer ile biten düzmece sonrasında bölgeyi “kazanılmış batı kürdistan(!)” olarak ilan ederler.
***
Umarım, vatan için, ülke menfaatleri için, milletin bekası için canını seve seve verebilen bir ecdadın torunları olarak, sonucu Türkiye Cumhuriyeti ve Aziz Türk Milleti adına hayırlı olmayacak bir maceraya atılmayız.
Hüseyin KURT