Burnumuzun dibinde lanet olası bir savaş yaşanıyor ve biz hiç bir şey olmuyor gibi davranıyoruz.
Aralarında bebeklerin ve yaşlıların da olduğu çok sayıda insan yaşamını yitiriyor.
Hiç bir şey insan yaşamı kadar değerli olamaz.
Amenna.
Ve fakat.
Savaşın, savaşan ülkeler kadar çevresindeki ülkelerin ekonomilerinde de onarılması güç tahribatlar oluşturduğu biliniyor.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimiyle başlayan bu savaş bizim burnumuzun dibinde yaşanıyor.
Enerjiden tarıma kadar birçok alanda bu iki ülke ile bağımız var.
Buğday'ın büyük bir bölümünü Rusya'da alıyoruz.
Elektrik üretiminin de büyük bir bölümünde kullandığımız doğalgazı Rusya ve Ukrayna'dan aldığımızı sanırım söylemeye bile gerek yoktur
Rusya'dan sonra en çok buğday aldığımız diğer ülkenin de Ukrayna olduğu biliniyor.
Bu savaş uzarsa bizi bekleyen bir başka tehlike de ayçiçeği tohumu ve ayçiçeği yağının temininde yaşanacak sıkıntıdır.
Ki;
Gerek ayçiçeği tohumunu ve gerekse ayçiçeği yağı ihtiyacımızın yarısını Ukrayna ve Rusya'dan satın alıyoruz.
Ayçiçeği tohumunu ve dolayısıyla ayçiçeği yağını dünyada en çok üreten iki ülkenin de Ukrayna ve Rusya olduğu biliniyor.
Ki;
Ukrayna 16,5 milyon ton ayçiçeği tohumu üretirken, Ukrayna'yı 15,3 milyon tonla Rusya, 9 milyon tonla ABD, 3,3 milyon tonla Arjantin ve 3.2 milyon tonla Çin takip ediyor.
Ülkemiz de yılda yaklaşık 1,5 milyon ton ayçiçeği üretiyor.
Ayçiçeği yağı üretimine durum ne derseniz!
Hemen söyleyelim.
Yağ, ayçiçeği tohumunun yaklaşık yüzde 42'sinden elde ediliyor.
Ülkemiz yılda 1 milyon ton dolayında yağ üretirken, Ukrayna 7 milyon tonla dünyada en fazla yağ üreten ülke konumunda bulunuyor.
Ukrayna'yı yaklaşık 5,5 milyon tonla Rusya, 3,7 milyon tonla ABD, 1,3 milyon tonla Arjantin izliyor.
Nüfusumuz arttıkça ayçiçeği yağına ihtiyacımız da artıyor haliyle.
Şu an için yaklaşık 650 bin ton yağ açığımız bulunuyor ve bu ihtiyacımızın neredeyse tamamını Ukrayna ve Rusya'dan temin ediyoruz.
Savaşın sürmesi durumunda likit yağ açığımızın oluşacağı kaçınılmaz bir durum gibi görünüyor.
Türkiye bir tarım ülkesi biliyorsunuz.
En azından bir zamanlar öyleydi.
Topraklarının yüzölçümü Konya kadar olan Hollanda'nın 2021 yılı tarımsal ürün ihracatı 150 milyar dolar olmuş.
Bizim tarımsal ürün ihracatımızı burada yazmaya utanıyorum.
Tarım ve Orman Bakanlığının internet sitesinde ''Rekor'' olarak tanımlanıyor ama geçen yılki tarımsal ürün ihracatımız 29 milyar dolar olarak gerçekleşmiş.
Hollanda'nın yaptığı ihracatın yüzde 20'si kadar bile etmiyor yani.
NASIL ÖNLEM ALINMALI
Tehlike kapıda.
Savaşın dünyada en çok ayçiçeği üreten iki ülkenin topraklarında yaşanması nedeniyle dünya piyasalarında ayçiçeği yağının fiyatları 10 gün içinde ton başına bin 450 dolardan 2 bin 100 dolara yükseldi.
Artış şimdilik yüzde 50 yani
Savaş durmazsa kısa sürede 2 bin 500 gibi fiyatları görmek kaçınılmaz olacaktır.
Şu an piyasalarda 92,5 ila 130 lira bandında satılan 5 litrelik ayçiçeği yağını 200 liraya almak durumunda kalırsak buna da şaşırmak lazım galiba.
Böyle bir sorunu yaşamamak için ülkemizin bu yılda itibaren ayçiçeği üretimini iki katına çıkarması gerekiyor.
Bunun olabilmesi için de üreticinin teşvik edilmesi şart gibi gözüküyor.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin gerek üretici birlikleri ve gerekse sanayiciler tarafından üretici desteklerinin arttırılması yönündeki önerilere kulak tıkadığını biliyoruz.
Ayçiçeği tarımında ekim dönemi henüz başlamadı.
Üretici birlikleri ve sanayicilerin önerilerine üç yıldır kulak tıkayan Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli'nin bu satırlarda yazılanları da dikkate alacağını sanmıyorum ama Cumhurbaşkanı umarım bizi duyar ve gereken önlemlerin alınmasını sağlar.
ABD ve Arjantin gibi okyanus ötesi ülkelerden getirilecek ürünlerin navlun ücretleri fiyatların katlanmasına neden olacağı düşünüldüğünde, üretimi artırmaktan başka çare de yok gibi görünüyor zaten.