‘’Emek en yüce değerdir’’
Bu ilkeyi unutalı çok zaman oldu.
Emeğinin karşılığını almak her insanın hakkıdır.
Çalılaşanlarına emeğinin karşılığını verenleri tenzih ederim ama birçok patron bunu yapmak istemez.
Bunun için yıllar önce bazı düzenlemeler yapıldı.
Cennet mekan Rahmetli Bülent Ecevit’in Çalışma Bakanı olduğu 1963 yılında çıkarılan 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ile de grev hakkı düzenlenirken işçiler, o güne kadar alamadığı hakların bir bölümünü; 15 Temmuz 1963 yılında çıkarılan sendika yasasıyla kazanmışlardı.
Sendikalar yasası, çalışma barışını sağladı.
Çalışanlar, Ecevit döneminde dillere pelesenk olan CHP sloganındaki gibi ‘insanca hakça bir düzene’ kavuştular.
O yıllarda da patronlar, çalışanlara emeğinin karşılığını vermek istemediler elbette ama yasa çalışanlara grev hakkı tanımıştı.
Sendika yasası bizlere şu kuralı öğretmişti.
O kural da şuydu:
Hak verilmez alınır..
Sendikalar da, sendikacılar da şimdinin sendikaları ve sendikacıları gibi değildi.
Çalışandan yanaydı hepsi.
O ‘hak verilmez, alınır’ sözünde olduğu gibi, çalışanların haklarını söke söke aldılar.
Grev hakkı vardı çünkü.
Ve fakat.
12 Eylül’ün faşist cuntacıları grev hakkını, lokavt sopasıyla zayıflattılar.
Cuntacıların hazırladığı Anayasada ayrıca hükümetlere grevleri erteleme hakkı da tanıdı.
Hükümetler de, bunu kullanmaktan hiç çekinmediler.
Samsun’da da SAMULAŞ çalışanları da bir süredir Büyükşehir Belediyesi yönetimiyle hak alma mücadelesi veriyordu.
Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri bir noktada tıkanmış olmuş ki, yetkili sendika grev kararı almış.
SAMULAŞ, yarı resmi bir kuruluş.
Belediye iştiraki bir şirket yani.
SAMULAŞ’ın çalışanları da bu nedenle doğrudan belediye çalışanı sayılmıyor.
Belediye çalışanlarının sendikaları farklı, onlar toplu iş sözleşmesinde nasıl bir tavır takınacaklar bilmiyorum ama SAMULAŞ’ın sendikası şu an temizlik işlerinde çalışanların 2 bin 730, makinistlerin 3 bin 909 lira olan maaşlarının artırılmasını istemiş.
Ki;
Bu devirde bu paralarla işçi çalıştırılmamalı zaten.
Belediye yönetimi de temizlik görevi yapanların maaşını 3 bin 223, makinistlerin maşını da 4 bin 342 liraya çıkarmayı kabul etmiş.
SAMULAŞ’ta diğer görevlerde bulunanların maaşları da benzer oranlarda artmış aslında.
Ama sendikayla belediye yönetimi arasındaki görüşmeler ikramiye konusunda tıkanmış.
Belediye yönetimi 40 yevmiyeli ikramiye vermeyi kabul ederken, sendika 52 yevmiye üzerinden ikramiye istemiş.
Başkan Mustafa Demir, SAMULAŞ’ın yılda 30 milyar lira dolayında zarar ettiği gerekçesiyle sendikanın bu teklifini kabul etmemiş.
SAMULAŞ’ın zarar etmesine ben de üzülüyorum elbette.
Samsun halkının, raylı sistem kurulurken bir kazık yediğine dair iddiaları yıllardır işitiyoruz.
İşletme sırasında da hatalar yapıldığına dairiddialar sıklıkla dillendiriliyor.
Ve fakat.
SAMULAŞ zarar ediyorsa bunun yükünü neden çalışanlar üstlensin.
Bunu anlayamıyorum.
Başkan Demir, grev kararını da gereksiz bulduğunu açıklamış.
Açık söyleyeyim, başkanın bu açıklamasına şaşırmadım ama
Bir işveren, 12 Eylül öncesi böyle bir açıklama yapmış olsa, buna çok şaşırırdım ama cuntacıların, işveren lehine getirdiği düzenlemeler nedeniyle patronlar tarafından yapılan böylesi saçmalıklara da şaşırmamayı öğrettiler bize.
SAMULAŞ greve giderse, Samsun’da ulaşım felce uğrayacaktır ama bunun için çalışanlar değil, belediye yönetimi suçlanacaktır.
Peki, grev olacak mı?
Yönetim, lokavt uygulamayı göze alamaz elbette.
Ama şu olacaktır.
Grev, benzerlerinde olduğu gibi ertelenerek, daha önceki benzerlerinde olduğu gibi sendika, işverenle uzlaşmaya zorlanacaktır.