Yerel seçimlerin yapıldığı 2004 yılıydı.
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'ın, 5 yıl önce yendiği Muzaffer Önder’in karşısında yeniden kazanması için ‘’Samsun’a tersane yapacağız ve 15 bin kişiyi işe alacağız’’ şeklinde yürütülen propaganda sırasında, 20 bin dolayında kişiden kimlik fotokopisi toplanmıştı.
Aradan 13 yılı aşkın süre geçti ‘’Tersane Organize Sanayi Bölgesi’’ adı ile ayrılan alanda dört tersane kuruldu ama o tersaneler hiç çalışmadı.
O yıllarda Dünya Gazetesinin Karadeniz Bölge Koordinatörü olarak çalıştığım için gündemdeki konuyla ilgilendim haliyle.
Ulaştırma Bakanlığına bağlı liman inşatlarını Samsunlu bir bürokrat yürüttüğü için habere ulaşmak da benim için kolay olmuştu.
Samsun’a tersane yaptırmak siyasi bir karardı ama o konuda bilgisine başvurduğumuz Genel Müdür, teknik bilgileri vermekte bir sakınca görmemişti.
İlgili bürokrattan, tersane ne kadar alanda kurulacak ve kaç liraya mal olacak gibi bilgileri aldıktan sonra o can alıcı soruyu sormuştum.
‘’Kaç kişi çalışacak?’’
Zira Yusuf Ziya Yılmaz ve ekibi 20 bin kişinin çalışacağını iddia ediyordu ama Genel Müdür, Tuzla’daki yüzlerce tersanedeki çalışan sayısının, toplamda 6 bin 600 kişi olduğunu söyleyince dumura uğramıştım.
Haber gazetede yayınlanınca, Muzaffer Önder’in ekibi bu bilgiyi kullanmış ama 20 bin kişilik istihdam vaadinin balon olduğuna halkı inandıramamışlardı.
İnsanlar gerçekleşmesine inanmasa bile, saçma seçim vaatlerinin peşinden koşuyor çünkü.
Buna rağmen 150 - 200 dolayında kişi için bile iş ve aş kapısı olacak tersanelerin çalışmasını gönülden isterdim.
Samsun Tersane OSB’ de o dört tersane neden çalışmadı.
Bu sorunun cevabı için, denizcilik sektörünün o yıllarda yaşadığı krizin öncesine ve sonrasına bakmak gerekir.
Kriz öncesi uluslararası bir karar gereği, 10 yılını doldurmuş sefer halindeki bütün gemilerin yenilenmesi öngörülüyordu.
Samsun’a tersane yapılma fikri de, bu uluslararası karar sonrasında, Türkiye’nin sahillerinde irili ufaklı tersanelerin kurulduğu yıllara rastlar.
Ancak, denizlilik sektörünü sarsan o kriz sonrası, gemilerin yenilenme kararı da askıya alınınca, ülkemizde birçok tersane işsiz kalırken, Gelemen’deki tersanelerde gemi inşa edilmesi beklenemezdi.
Onca doğal limanda tersane kurmak hem ucuz, hem kolayken, Gelemen’deki açık deniz alanında tersane yapma fikri zaten baştan yanlıştı.
Bu yanlış karara rağmen o bölgede tersane kurma hayallerinin suya düşmesi nedeniyle, hem milli servet heba oldu, hem de o gölgede yatırım yapan dört yatırımcının paraları buhar oldu.
Tersane Projesi ‘Yalan’ değildi ama kelimenin tam anlamıyla ‘Balon’du.
Bize de, tersane fiyaskosundan, hem karar vericilerin hem de yatırımcıların gereken dersi çıkardıklarını dilemekten başka söylenecek söz kalmıyor sanırım.