Samsun’da vatandaşın elini musluğa dayayarak veya bardağa doldurarak çekinmeden içtiği suya ne oldu?
Neden pis kokuyor?
Bunu bir türlü öğrenemedim.
Sonuç önemli, su pis kokuyor ve içilmez duruma geldi adeta.
Zorunlu olmadıkça kimse içmiyor, şişe suyu alıyor vatandaş.
Geçelim neden böyle koktuğunu, bu kokunun giderilmesi için ne yapılacağına gelelim.
Aldığım haberlere göre Samsun’un içme suyunun sağlandığı Çakmak Barajı’nın, iddialara göre suyunun boşa akıtılmasıyla oluşan bu durumun aşılması için su transferi yapılacakmış.
En yakındaki Yeşilırmak’tan veya üzerindeki barajlardan su nakledilecekmiş.
O zaman barajın suyu yeterli olacakmış.
Su da kokmayacakmış.
Peki, bu suyun transferi nasıl yapılacakmış?
Haliyle önce bir kanal kazılacak olması gerekiyor.
Ya da borular döşenmesi gerekiyor.
Aradaki mesafenin uzunluğu ve de maliyetleri hesaplarsanız, işçilik, kar da girdimi işin içine herhalde en az 15 milyon Türk Lirası’nı buluverir.
Bunu Samsun’da yapabilecek firma var mı?
Belki arasanız çıkar da, ihaleyi “Yakın dostlardan” birisi alır ve işe koyulursa da şaşırmam.
Sonuçta ne olur?
Çakmak Barajı’nın suyu nereden geliyor diye kimse sormaz.
Yeter ki su kokmasın.
Ancak şu anda gerçek şu:
Samsun’da su kokuyor…
KIRAN’DA HUZUREVİ
Kıranköy Samsun’un gündemine orada mezarlık yeri alınıp definler başlayınca girmişti.
Aradan yıllar geçti, bu kez TOKİ ve Hastane yapımıyla gündeme geldi.
Şimdilerde yine gündemde Kıran…
Efendim orada huzurevi yapılacakmış.
Bu huzurevi Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığından daha da güzel olacakmış.
İhtiyaç varsa yapılmalıdır.
Şimdi şöyle bir bakalım çevremize.
O huzurevi neden Kıran’da yapılacak?
Oradaki araziler kimlerin ve huzurevinin yapılacağının duyulmasından sonra toprak hareketliliği yaşandı mı?
Yaşanıyor mu?
Büyük toprak sahipleri var mı oralarda?
Huzurevi yapılacaksa, kamu binası olacağından bölgedeki altyapı hizmetleri acilen belediye tarafından sağlanacaktır.
Gelsin parselasyonu yapılmış arsalar gelsin…
Peki, böyle bir inşaattan en çok kim yararlanacak?
YOL ŞİLE’DE BİTTİ
Akdeniz’in gözde turizm cenneti Antalya’nın Kemer ilçesi yakınlarında iki adet tünel vardır.
Bölgeyi bilenler bu tünelleri de bilirler.
Hele oradan aracın direksiyonunda bulunup geçenler “Bu nasıl tünel çıkışında viraj var olur mu böyle” demekten kendilerini alamazlar.
Otomobilinin direksiyonunda bir vatandaş gecenin yarısından sonra tünele hızla girer ve…
Hemen arkasından arabayla gelen trafik polisleri “Ne oldu farlar kayboldu” diyerek aramaya başlarlar.
Aracın yanına gittiklerinde şöyle bir manzarayla karşılaşırlar:
Araba devrilmiş direksiyonundaki şahıs çıkmaya uğraşmaktadır.
Polisler kendisine yardımcı olurlar bu arada da sorarlar:
Ne oldu?
Vatandaş Karadenizlidir ve kendi şivesiyle cevap verir:
Ne olacak tünelden çıkarken “Farlarınızı söndürünüz” tabelasını gördüm, farları söndürünce de yol bitti…
Bu hikayeyi neden anlattığımı da belirteyim şimdi.
Samsunspor’un bir dönem başkanlığını yapmış bir iş adamının jipine binen arkadaşları, başkanla birlikte İstanbul’dan Samsun’a gelmek üzere yola çıkarlar.
Otomobilde bulunanlardan birisi “Şile üzerinden gidelim” diye öneride bulunur ve saparlar Şile’ye doğru.
Şile’ye vardıklarında bakarlar ki karşılarında Karadeniz ve yol bitmiştir.
Şoför sorar:
Ne yapacağız yol bitti…
Ne mi yaparlar?
Geri dönerler tam 90 kilometre.
Sonra tekrar İstanbul’dan Samsun’a doğru harekete geçerler…
GÜNÜN SÖZÜ
Bir çocuğun karanlıktan korkması doğaldır, ancak doğal olmayan bir yetişkinin ışıktan korkmasıdır…