En kötü şey bilgi sahibi olmadan fikir sahibi gibi görünmektir.
Ülkeme herkes siyaseti biliyor, ülkenin yönetimiyle ilgili bir fikri var yani.
Futbolu ele alalım mesela.
Oynanan oyunla ilgili herkesin bir fikri vardır.
Sanırsın Mustafa Denizli, konuşuyor.
Fatih Terim, o da kim?
Biz daha iyi taktik verir, idman yaptırırız gibi laflar havada uçuşuyor.
Bilgi ve belgeye dayalı yazmaya çalışırım ama kimi zaman inandığımız düşünceleri de bu satırlara aktarırız.
Örnek:
Şu kentsel dönüşüm konusunda, uzmanlara sormak varken inandığımı yazarken yanıldığım gibi.
Mimar değilim, şehir plancısı hiç değilim ama bir mimar ve şehir plancısı gibi fikir ileri sürmüşüm farkında olmadan.
''Nasıl olur da, CHP'li üyeler kentsel dönüşüme 'hayır' der?'' diye suçlama yöneltmişim.
Büyükşehir belediyesinin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca Samsun'un kentsel dönüşümü için hazırlatıp, Büyükşehir'e gönderdiği plana, bizatihi Büyükşehir tarafından çomak sokulduğunu bilmeden yapmışım bu hatayı.
BAKANLIK PROJESİ NEYDİ NEYİ ÖNGÖRÜYORDU
Bakanlık tarafından hazırlanan plan, Kadıköy ve Zeytinlik mahallelerinde ''Riskli Alan'' olarak tanımlanan 79,53 hektar, yani yaklaşık 790,5 dönümlük alanda bölge için uygun arazi kararlarının alınması, sürdürülebilir güvenli, yaşam kalitesi yüksek bir kentsel dokunun elde edilmesi amaçlanmış.
Buradaki kilit cümle, 'güvenli ve yaşam kalitesi yüksek bir kentsel dokunun oluşturulması' şeklindeki ifadedir.
Kentsel dönüşümler, depreme dayanıklı yapıları oluşturmanın yanı sıra, dönüşüm uygulanan alanlarda sosyal donatılara da yer verilerek yapılıyor.
Amaç da bu yani.
Bakanlığın hazırladığı planda, 79,53 hektarlık alandaki yapılar tek tek incelenmiş.
Alanda kaç kişi yaşıyor. bina sayısı ne kadar ve kaç kişi hak sahibidir, kaç kişi değildir.
Kaç sokak var ve bunların boyutları ne kadar gibi notlar alınmış.
Ayrıca, bu iki mahalledeki okul, cami, kreş, otopark ve çocuk oyun alanlarının sayısı gibi notlar da alınmış.
Ardından da 79,53 hektarlık alanda yaşayan sayısına göre yapılması gereken yapı, yani daire sayısı, sokakların uzunluğu ve genişliği ile okul ve cami ihtiyaçlarının yanı sıra, otopark, çocuk oyun parkları gibi sosyal donatıların ihtiyacı için ayrılacak alanlar belirlenmiş.
Plan, deprem güvenlikli yapıların yanı sıra, bölgede yaşayacak olanların yaşam kalitelerini artıracak sosyal donatıları da öngörmüş yani.
Sonra ne olmuş?
Bakanlığın hazırlattığı plan, Büyükşehir Belediye Meclisine gelirken, Büyükşehir tarafından 0.5 kat irtifakı ilave edilmesi istenmiş.
0.5 kat irtifakı demek, kat sayısını yüzde 25 oranında artırmak demek.
Bu da, kentsel dönüşümün yapılacağı alandaki nüfusun yüzde 25 artması anlamına geliyor.
Ki; nüfus artışının ne zararı var denilebilir ancak, plan yapılırken, cami ve okul sayısı ile ulaşım altyapısı, yani sokaklar, çocuk oyun alanları gibi donatılar bölgede yaşayanların mevcudu ve gelecekteki artış oranı öngörülerek hazırlanmış aslına.
Buna karşın, Büyükşehir'in 0.5 artış talebi, yapı miktarıyla birlikte bölgedeki nüfusu da yüzde 25 oranında artıracağı için, kentsel dönüşümle birlikte alanda oluşacak durum, ihtiyaçları karşılayamaz hale getirecektir.
CHP de, Büyükşehir'in teklifine, yaşam kalitesini bozacağı için ret oyu vermiş.
Görüşüne başvurduğum, CHP'li Meclis Üyesi Hasan İpek de, teklife ret oyu verme gerekçesini böyle açıklıyor.
Hasan İpek, tıpkı İshak Memşoğlu gibi eksiklerine rağmen Bakanlığın planına itirazlarının olmadığını, ''olduğu gibi gelmesi halinde biz de kabul oyu verecektik'' dedi.
BÜYÜKŞEHİR PLANI NEDEN BOZMAK İSTEDİ
Samsun Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kentsel dönüşüm için şube müdürlüğü gibi bir yapı kurulmuş ama bir şube müdürü olarak biri görevlendirilmiş olsa da, şubeye hiç personel atanmamış.
Ve fakat.
Büyükşehir bu amaçla SABEK AŞ bünyesinde mimar ve mühendisler ile şehir plancıları gibi işin uzmanlarından oluşan bir ekip kurmuş ve kentsel dönüşüm için çalışma başlatmış.
Bu iyi bir şey elbette.
Ve fakat.
Uzmanlardan oluşan böyle bir yapı varken, kentsel dönüşüme çomak sokmak anlamına gelen 0.5'lik artışı öngören teklifin gelmesi manidar bir durum olmuş.
Ki; teklifin uzmanlardan oluşan yapıdan geldiğine ihtimal vermem.
Başkan dan da geldiğini sanmam ancak teklifin, yönetim katından biri tarafından yapılmış olma ihtimali çok yüksek.
REZERV ALANLARLA ÇÖZÜM DAHA KOLAY
''Bu plana göre, bölgede iş yapacak müteahhit bulamayız'' diye mi düşünüldü bilmem ancak, bunu yapmak için akla yatkın başka bir gerekçe de bulamıyorum.
''Büyükşehir, keşke planı bakanlığa geri gönderip, 0.5'lik arışa göre tadilat isteselerdi'' diyeceğim ama hazırladıkları plan raporuna, 'güvenli ve yaşam kalitesi yüksek bir kentsel dokunun oluşturulması' şeklinde not düşen uzmanların da, yaşam kalitesini bozacak bir işlemi yapacaklarına inanmıyorum açıkçası.
Riskli alanlarda yaşayanlar kentsel dönüşümü genellikle yerinde çözümle yapılması isterler.
Bakanlığın planı da yerinde özüme göre hazırlanmış.
Bu durumda yüklenici firma yani müteahhit bulmak da zorlaşıyor.
Bu bakımdan Büyükşehir’in, müteahhitlerin de kazanç yolu açacak şekilde kat artışı istemesini anlamaya çalışıyorum ancak, mevcut yasa ve yönetmelikler buna izin vermiyor.
Öyleyse çözüm nedir:
Çözüm rezerv alanlar oluşturmaktır.
Bildiğim kadarıyla İlkadım’da rezerv alan yok
Büyükşehir’in Atakum’da rezerv alan olarak ayrılmış 35 dönümlük alanı satışa çıkartmışken, 0.5’lik artış teklifini, işin kolayına kaçmak mı, yoksa kentsel dönüşümü yokuşa sürmek mi meclise getirdiğini anlamakta zorlanıyorum.
Demem o ki;
Büyükşehir, 0.5'lik artış teklifiyle bir anlamda pişmiş aşa su katmış.
Kentsel dönüşümle ilgili kanun ve yönetmelikler uygulamadayken, Büyükşehir meclisinden 0.5 artışla geçen o planın mahkemeye taşınması durumunda planın iptal edilme ihtimali çok yüksek.
Plan mahkemeye taşınır mı bilmem ama taşınır ve iptal edilirse, Samsun'a, özellikle de güvenli yapılarda kaliteli bir yaşam hayali kuran mahallelerde yaşayanlara da yazık edilmiş olacak.
Sahi kimi suçlayacağız o zaman.
Büyükşehir'i mi, CHP'yi mi, yoksa Mimarlar Odası gibi meslek kuruluşlarını mı?
Buna da siz karar verin gayri!