Bu şehirde sala sesleri kesilmiyor bir türlü.
Kayıplarımızın çoğu, adına ''Korona'' dediğimiz Covid 19 virüsünden oluşuyor.
Daha önceki gün H.HALK'ta köşe komşuluğu yaptığım Tekin Akın'ı ve bacanağım Zeki Demirbaş'ın eniştesi Yüksel Yalın ve dostumuz Atilla Cebeci'nin kaybettiği babasını aynı gün toprağa verdik.
Üçünü de o illet virüsün neden olduğu kalp ve solunum yetmezlikleri sonucu yitirdik.
Zaten gün geçmiyor ki, virüsün aramızdan aldığı bir tanıdık ismi yitirdiğimize dair haberi işitiyor ve bununla kahroluyoruz.
Şu sırlarda hala yoğun bakım ünitelerinde virüsle mücadele eden tanıdıklarımız var.
Elimiz yüreğimizde yani bu günlerde.
Sağlık Bakanlığı'nın 5 Şubat-11 Şubat haftasının nüfusun yüzbinde birini esas alan verilerinde, Samsun’da vaka sayısının bin 531 dolayında olduğu belirtiliyor.
İnternetteki verirde Samsun'un nüfusu 1 milyon 371 bin 274 kişi olarak gösteriliyor.
Buna göre Samsun'da 21 bin dolayına kişi virüs taşıyor.
Tespit edilebilenler elbette.
Test yaptırmadığı için virüsü taşıdığı tespit edilemeyenler de var.
Yine de verileri esas alıp bir hesap yaparsak aramızda dolaşan her 65 kişiden biri virüs taşıyor.
Sokağa çıktığınızda muhtemelen bu kadar insanı görüyor olmalısınız.
Daha geçen hafta ''Samsun covidi yayma konusunda da lider'' diye yazmıştım.
Sahiden de öyle.
Peki, neden bu kadar çok vaka var şehrimizde.
Bu soruya verilecek cevap basit aslında.
Kurallara uymuyoruz.
Tramvay tıklım tıklım her seferinde!
İğne atsan yere düşmüyor.
Pandeminin ilk günlerinde bazı koltuklar boş bırakılıyordu.
Tramvay zarar ettiği için daha çok yolcu taşımak adına mı bilinmez o uygulamadan vazgeçilmiş.
Hoş, uygulama devam etse de kurala uyan yok gibiydi.
Pandeminin ilk günlerinde böyle bir durum benim bile başıma gelmişti.
Aynı yaşlarda olduğumuzu tahmin ettiğim biri yanıma oturmak istemişti de ''Sosyal mesafe kuralı'' diyecek olmuştum.
Ters ters baktı suratıma ''Bana ne bundan, ben nereye oturacağım'' demişti.
Hani ''Kork korkmazdan, utan utanmazdan'' diye söylenir ya.
Kavga etmemek için.
Ki;
Kendime yakıştırmam böyle bir durumu asla.
O oturunca ben yerimden kalkmıştım çaresiz.
Mavi koltukların, engelli ve yaşlıların yanı sıra hamile ve çocuklu kadınlar için ayrıldığı biliniyor olmasına rağmen, taşı sıksa suyunu çıkaracak gençlerin bile o koltukları işgal ettiği tramvaylarda kim takar sosyal mesafe kuralını.
Demem o ki;
Vurdumduymaz olduk iyice.
Tehlike kapıda oysa!
Yaklaşık 21 bin virüslü dolaşıyor aramızda.
Hastanelerde yatanların dışındakiler sokaklarda yani.
Herkes Maske-Mesafe-Temizlik gibi kurallara uymuyor ki.
Herkes aşı da olmuyor.
Hastaneler de adım atacak yer yok.
Doktorları da bıktırdık.
Yazık değil mi o insanlara.
Demedi demeyin.
Doktorlar da bakmayacak bize.
Konuyu egzajere ettiğimi biliyorum ama kusuruma bakmayın.
Doktorlar ve hemşireler sorumluluk duyguları yüksek insanlardır zira.
Etikleri yemine de bağlıdır hepsi.
Vicdan sahibi oldukları için belki o mesleği seçmiş olabilirler ama bilesiniz ki, bıktırdık her birini.
Kurallara uymayarak virüsü yayma konusunda vurdumduymaz tavrımız nedeniyle, bu yükü kaldıramayacağını anlayan doktor ve hemşireler arasında mesleğini bırakanların sayısı her geçen gün arıyor.
Buna sebep bizleriz
İnsaf yani.
Akılımızı başımıza devşirme zamanı şimdi.
Maske-Mesafe-Temizlik…
Bu üç temel kuralı hatırlatmaya gerek var mı hala bilmiyorum ama ben yine de herkesi bu üç temel kurala uymaya davet edeyim
Ayrıca aşılarımızda tamamlamamız gerektiğini de hatırlatayım.
Zira hastanelerde özellikle yoğun bakımda yaşam mücadelesi verenlerin tamamına yakınının ya aşılarını tamamlamamış, yada hiç aşı yaptırmamışlardan oluştuğunu da söylemek isterim.
Samsun halkı olarak her işte çuvalladığımız gibi virüsle mücadele konusunda sınıfta kaldık.