Kimsenin iyi niyetinden şüphe etmem.
Ama Samsunspor’un çok iyi yönetildiğini söyleyemem.
Sorunun kaynağı yeni de değil üstelik.
Daha önce üç puanı silindiği gibi tamamen yönetici hatasından kaynaklanan bir durum nedeniyle bir oyuncusu kaçırılmıştı biliyorsunuz.
Kötü niyet olduğunu iddia edemem ama işin acemice yapıldığını söyleyebilirim.
Aminu Umar’ın kaçırılması nedeniyle kulübün en az 2 milyon lirası havaya uçmuştur.
Eski defterleri karıştırmak değil muradım.
Ama bak bugün 415 bin lira bulunamadığı için transfer tahtası kapanıyor.
O durumda tartışılmalı aslında.
Bir futbol kulübü için 415 bin lira nedir ki.
Samsunspor kulübü için transfer tahtasının kapanıyor olması rezil bir durumdur.
Ve fakat.
Bu paranın bulunamaması daha düşündürücüdür.
Futbol artık sadece futbol değil.
Futbol endüstrisinde takımlar kurulurken milyon dolarlardan söz ediliyorken, 415 bin lirayı bile bulamayan Samsunspor kulübü için gelecekte iyi ve güzel günlerden söz etmek artık imkânsız hale geliyor.
Samsunspor kulübüne yönetici olmak için insanda büyük cesaret olması gerekir.
Erkut Tutu ve arkadaşları ateşten gömlek giydiler.
Ama başka bir açıdan bakınca da, onları bu görev için kimse zorlamadığını düşünüyorum.
Kulüp yöneticiliği bir meslek olmadığı için her biri oraya gönüllü olarak geliyor.
Samsunspor’un da bu zor günlerde cesur insanlara çok ihtiyacı var.
Onun için de kendilerine, onca hataya rağmen çok fazla bir şey de söyleyemiyoruz.
Ne yapıp edeceksin, ekonomik olarak zayıf düşmeyeceksin arkadaş.
Aksi halde dik durman zorlaşıyor.
Ben öyle inanıyorum ki, Erkut Tutu’nun şu sıralar eli kolu bağlıdır.
Öyle olmasa ‘’Bu yıl en büyük transferimiz olacak’’ dediği bir oyuncunun teknik direktör tarafından bir kalemde harcanmasına göz yummazdı.
Güçlü kulübün dirayetli başkanı o gün, o saate teknik direktörü kapının önüne koyardı.
Evet, Furkan üst üste hatalı goller yedi.
O’nun bireysel hataları nedeniyle dört puanımız gitmiştir, başta arkadaşları olmak üzere, hocalarının ve yöneticilerin emeklerine de yazık etmiştir.
Ama futbolun içinde bunlar var.
Bir teknik direktör sahaya süreceği oyuncuları belirlemekte özgürdür.
Furkan’ı veya diğer oyuncularından herhangi birini dinlendirebilir.
Bu onun tasarrufundadır.
Ama bunu maç sonu basın toplantısında oyuncusunu suçlayarak yapamaz.
Neymiş, hatalı gol yiyince Furkan kulübeye dönerek ‘’Beni değiştirin’’ demiş.
Furkan, böyle davranmakla hata yapmıştır.
İyi hoca, tam da böylesi durumlarda kendisini gösterir aslında.
Furkan, kulübümüzün alt yapısında yetişmiş bir oyuncudur, bu nedenle bizim kıymetlimizdir.
Duygularını son derece yoğun yaşadığını öğrendiğim bu genç oyuncunun, hocasının o açıklamasından sonra bir daha eski formuna ulaşamayacak olmasından korkarım.
Umarım ve dilerim Furkan, çok çabuk toparlar ve kulübümüze para ve itibar kazandırmaya devam eder.
Hocalar gelir gider ama oyuncular kulübün envanterine kayıtlı en önemli gelir kaynaklarıdır.
Kulüpler geleceklerinin teminatı olan oyuncularını bir anlamda teknik direktörlere emanet ederler.
Bunun içinde teknik adamlar da, senin ve benim rüyamızda bile göremeyeceğimiz paraları kazanırlar.
Çok para demek, bir o kadar da sorumluluk demektir yani.
Para önemlidir ama sorun bazen yönetim anlayışında ortaya çıkıyor.
Ümit Özat, karşısında her zaman Erkut Tutu gibi eli kolu bağlı bir başkan bulamaz.
Yeniden güçlü kulüp, güçlü başkan görebileceğimiz günlerin geri gelmesi dileklerimle.