Önümüzdeki yıl Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız.
Bu arada Samsunspor da 57. kuruluş yıl dönümünü kutlamaya hazırlanıyor.
Bu nedenle formasında Atatürklü armayı taşıyan Türkiye'nin tek kulübü olan Samsunspor'a süper lig çok yakışacaktır.
Bunun gerçekleşmesini de çok istiyoruz.
İnanıyorum ki, o şanlı formayı taşıyan takımın oyuncuları da, yöneticileri de bunun olmasını çok istiyorlar.
Bunca yatırım ve bunca fedakarlık da o kutlu günün gerçekleşmesi için yapılıyor diye düşünüyorum.
Bir süredir Samsun'da uzaktayım ama şehrimin gündeminden de kopmamaya çalışıyorum.
Haberlerde kulüp yönetiminin, takımın geçmişte formasını giymiş futbolcularla teknik ekiplerde görev yapmış olanları tesislerde gerçekleşecek kutlama programına davet etiğini okudum.
Ahde vefa iyidir.
Ki;
Uzun yıllardır unutulan bir davranıştı.
Bugün gerçekleşecek etkinliğe hangi eski futbolcu ve antrenörler çağrıldı, ya da hangileri o davete icabet edecek bilmiyorum ama hazır bu konu açılmışken ben hafızamın yettiğince efsanelerimizi bu köşede de anmak isterim.
Bunu yaparken biliyorum ki birçok ismi unutacağım.
Bunun için peşinen unuttuklarım adına başta kendilerine ve yakınlarından, en çok da siz okurlarımızdan bağışlanmayı dilerim.
Samsunspor günümüzde 'Süper Lig' olarak bilinen Türkiye 1. Lig'ine Anadolu'dan yükselen ilk takımlardan biri olmuştu.
Peşinen söyleyeyim, Rahmetli Kamuran Soykıray'ın şampiyon takımında Yılmaz Yurttaş, Yalçın Aytüner, Coşkun Sapmaz, Cengiz Güngör, Rıfat Usta, Yusuf Şimşek. Abidin Akmanol, Temel Keskindemir, Şener Vural, Yücel Acun, Nuri Asan'dan oluşan o kadro bütünüyle bir efsanedir zaten.
Kamuran Hoca gibi birçoğu hayatta değil.
Kayıplarımıza rahmet, yaşayanlara uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.
Profesyonel takımın ilk gölünü atan Nihat Serçeme'yi Çeto Yalçın'ı, Kaleci Tekin'i, Canavar Hamdi'yi, ''Rüzgarın Oğlu' unvanıyla anılan Sami Tali'yi de unutmadan anmak isterim.
Rahmetli Çolak Ömer de, Kemal Dikmen de, Ercüment Coşkundere de Samsunspor'un efsaneleriydi.
Tıpkı, Hayri Koloğlu, Cazip Sezer Mehmet Ali Çınar gibi.
Adnan Kuş'un hırıstiyan mezarlğında mezar taşlarına çalım atarak kazandığı melekesiyle bir maçta Fenerbahçe'nin sağ kanadını felç ettiği gün ortaya koyduğu performansı, bu yazıyı okuyanlar arasındaki bizim kuşaktakilerden kaç kişi hatırlayacak acaba merak ediyorum.
Emin Kar'ı efsaneden saymadan geçersem ayıp edeceğimi bilirim.
Tıpkı Muzaffer Badalıoğlu’nu, Ertuğrul Sağlam'ı, Ercan Koloğlu'nu Celil Sağır'ı, Çinikli Zeki'yi ve omuzlarındaki 'Gol Kralı' apoletli t oğlu Serkan Aykut'u anmadan geçersem işleyeceğim büyük ayıp gibi.
Tanju Çolak'ı anmayı yazının son bölümüne bıraktığımı fark etmiş olmalısınız.
Tanju Çolak Samsunspor formasıyla üstü üste kazandığı Gol Kralı unvanını, transfer olduğu Galatasaray forması altındayken Avrupa Gol Kralı apoletiyle taçlandırmış bir oyuncu olarak övgüyü hak ettiği için de Samsunspor'un bir efsanesidir elbette.
Ve fakat.
Tanju Çolak, övgü kadar, yıllarca eleştiri oklarının da hedefinde kalmış bir futbol insanıdır.
Geçenlerde bir video yayınlayarak, Samsunspor camiasının kendisine uzak durmasından yakınmış.
Bu şekilde yakınmasında kendince haklı sebepleri olabilir elbette.
Kulüp çevrelerinden kendisine bir cevap verileceğini sanmıyorum.
Tanju Çolak ''Samsunspor'un gündeminde neden ben yokum?'' şeklinde soruyla başkalarını suçluyor ama kendi içinde yapacağı bir yolculukla o soruya da sadece kendisi cevap bulabilecektir.
Ki;
Aslında herkesin herhangi bir konu hakkında başkalarını suçlamak yerine kimi zaman kendi içine bir yolculuk yapması gerekiyor.
Can Yücel demiş ya hani.
En uzak mesafe ne Afrika'dır, ne Çin, ne Hindistan / Ne seyyareler, ne de geceleri ışıldayan yıldızlar / En uzak mesafe, iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan