Samsun halkı, siyasetteki tutarlılığını şehrin takımını tutma konusunda gösteremiyor maalesef.
Misal.
İktidara gelecek partiyi önceden bilir Samsun halkı.
Halkın çoğunluğu hangi partiye oy vermişse, o parti ülke genelinde de açık ara seçimi kazanmıştır.
AK Parti mesela, , ülke genelinin en az 10 puan üstünde oy almıştır her seçim.
Samsun daha önce DP’nin, devamında AP’nin ve Anap’ın, en sonunda da AK Parti’nin kalesi olarak bilindi yıllarca.
Ve fakat.
Samsun halkı bir türlü Samsunspor’u birinci takım olarak seçmedi.
Samsun’da yaşayanlar arasında futbol oyunu ile ilgilenenlerin büyük çoğunluğu için Samsunspor hep ikinci takım oldu maalesef.
Varsa yoksa Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve de Trabzonspor.
Evde, işyerinde ve dahi kahvehanede bir araya gelenlerin, siyasetten arta kalan zamanlarındaki yegane konusu BJK, GS, FB veya TS oluyor.
Konuşulan konular şöyle oluyor genellikle:
Galatasaray kimi almış.
BJK kimi satmış.
Jorge Jesus, Fenerbahçe’nin şampiyonluk hasretine son verebilecek mi?
Veya şu Trabzonspor düşmanları, ağız tadıyla bir şampiyonluk kutlatmadı bize.
Böyle yani
Samsunspor mu?
Dört büyüklerden vakit kalırsa az-çok o da konuşuluyor elbette.
O da bizim Alper Çabbar ve Selçuk Kaya Twitter’den taraftarları ateşlemesiyle oluyor aslında.
Gün gelecek, Samsunspor ‘da konuşulacak biliyorum.
Bomba transferler peş peşe patlatılıyor.
Sonunda başarı da gelecek eminim.
Samsunspor, Samsunlular için binci takım olacak.
Çok yakın.
İnanıyorum.
Samsun sevdalısı bir arkadaşım twitterden bir mesaj yayınlamış önceki gün.
‘’Samsun’da birilerine şirin görünmek için hiç Samsunspor’u malzeme etmedim kendime. Samsunspor’u seviyorum ama ben bir Beşiktaşlıyım ve bununla da gurur duyuyorum. ‘Samunsporluyum’ diyen birçok kişinin ikinci takım kimliğini biliyorum. Ayıp size, mert olun.’’
Tanımasam.
Samsun tutkusunu bilmesem, böyle yazdığı için kızabilir, gönülde koyabilirdim belki ama maalesef çok haklı arkadaşım.
Genel manzara tam da böyle yani.
Farkında mıyız bilmem ama Samsunspor ikinci takım olduğu için, Samsun’un kayıpları ve kazanımlarını tartışmak da ikinci sıraya düşüyor ne yazık ki.
Ve fakat.
Bu manzara değişecek.
Değişeceğiz yani.
Başka çaremiz yok çünkü.