Salı günü bu sütunlarda ''Samsunlulara yaz günü trafik çilesi'' başlıklı yazımda, Atatürk Bulvarı'ndaki asfaltlama çalışmaları sırasında, özellikle bulvarın Atakum'a geliş ve gidiş istikametindeki asklardan birinin araç trafiğine kapatılması nedeniyle aksayan trafik nedeniyle yaşanan sıkıntıları dile getirmiştim.
Sorun devam ediyor.
Atakum'dan İlkadım İstikametine geliş yönündeki aks trafiğe açıldı ama bu defa İlkadım'dan Samsun istikametine gidiş aksı Perşembe günü akşam saatlerinde trafiğe kapatıldı.
Duyuru yine geç yapıldığı için, özellikle sanayide mesainin sona ermesiyle araç trafiği artınca insanlar Atakum’daki evlerine ulaşmakta büyük zorluk yaşadılar.
Duyuru zamanında yapılmış olsa birçok insan çevre yolunu kullanacağı için yoğunluk belki biraz azalırdı ama nedense o duyuru gecikti.
Atakum'dan ilkadım'a geliş yönü tamamlandığında ortaya çıkan işi beğendim açıkçası.
Asfalt kaliteli olduğu için o kısa mesafedeki yolculuk bile keyif veriyor insana.
Ve fakat.
Şimdi gidiş yönü kapatılınca, oluşan durum, geçen hafta yaşanan sıkıntıyı bile aratacak gibi görünüyor.
Zira araç trafiği Baruthane'den Adnan Menderes Bulvar'ına yönlendirilmesi zorunlu bir hal gibi görünüyor ama tek şeride düşen akış nedeniyle uzun kuyruklar oluşuyor.
Bu nedenle sürücüler ve yolcular saatlerce trafikte kalıyorlar.
Trafik de bir bilim dalı.
Okullarda trafik çilesinin çözümüne dönük bilgiler veriliyor.
Salı günkü o yazı yayınlandığında Samsun'da 'Akil İnsan' olarak tanıdığım ve bildiğim İnşaat Mühendisi Hasan Koç'tan bir bilgi notu gelmişti.
Dün Atatürk Bulvarı'ndaki yeni durum ortaya çıkınca Hasan Koç'un da izniyle o yorumu sizinle paylaşmak isterim.
Şöyle ki:
''İTÜ İnşaat Fakültesinde, karayolları ve demiryolları anabilim dallarında, opsiyon olarak yüksek lisans programlarında Trafik mühendisliği yüksek lisans programları uzmanlık eğitimi verilir. Asfaltlama vb işlerinin yapılması kadar, yapım aşamasındaki trafik akışının planlanması da çok önemlidir.
Ülkemizde bilim , fen teknolojiye önem verilmediğinde söz konusu vb sonuçların yaşanması ülkemizde olağandır.
Elbette çözüm var ama önce çözümün; bilim, fen ve teknik ile olacağına inanmak gerekir. Ülkemizde, gerçekten çok uzmanlık isteyen işleri bile lisans ile mesleki genel kültür almış, uzman olmayanlar hatta, en cahil bile her şeyi en iyi bildiğini iddia eder. Diğer taraftan mesleki sorumluluğu çok ağır olan (deprem, su baskını vb) teknik alanda bu sorumluluğun karşılığı olan ve kendileri sorumlu olduğu için yetkili olan teknik elemanlar, bu yetkileri cahil politikacılara bırakıp ve onların mankurtu olarak , cehaleti zengin yapmışlardır. Meslek örgütleri bu nedenle mesleki yönetim sistemini kurmamış, başka telden çalan çete düzenindedir.
Bir ülkenin bilime bilgiye değer verip vermediği, temel bilimlere ( matematik, fizik, kimya, biyoloji, bilgi sistemleri vb) verdiği değerle ölçülür.
Çünkü temel bilimlere değer verilmiyorsa, uygulamalı bilimlerin ( teknik, sağlık, vb) başarısı çok sınırlı hatta başarılı olamaz.
1986 da çevre müh. de akışkanlar mekaniği, 1995..96 da inşaat ta yapı derslerini verebilmek için , dersler dışı matematik anlatmak zorunda kalmıştım.oysa bu o zamanın öğrenci arkadaşları, lise fen kolundan mezun, iki yılda üniversitede matematik okumuşlar. Anlaşılan okumamışlar, okuyormuş gibi yapmışlar.
Trafik düzenlenmesi de; zaman, hız, yol vb parametrelerin sayısal çok iyi tasarımı yani matematik kullanarak ve sistem ( bilgi sistemleri) yaklaşımı ile çözülür. Aksi halde çatının altında kalması kaçınılmazdır.
İLKELER YANLIŞSA, SONUÇLAR TUTARSIZDIR.''